Kur'an - Allahın Hadisi logo

7. A’RÂF Suresi , Mekke'de Nazil Olan Bu Sure 206 Ayetten Oluşmaktadır.




1
Elif Lâm Mîm Sâd.



2
Müminlere öğüt olsun ve inanmayanları da bu Kuran ile uyarman için sana indirilen bu kitap, sakın ola ki senin içinde bir sıkıntıya sebep olmasın.

3/138 - 10/57 - 16/90 - 11/12 - 15/97 - 18/6




3
Rabbinizden size indirilen Kuran’a uyun. Allah’tan başka bir takım evliyaya uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

2/170 - 6/153 - 2/257 - 5/77 - 45/18 - 7/79 - 7/130 - 74/50»74/51




4
Biz nice uygarlıkları helak ettik. Kahredici azabımız, onlara gece ya da öğle vakti uyurlarken gelip çattı.

6/6 - 6/47 - 11/100»11/101 - 19/98 - 28/58




5
Azabımız onları yakaladığı vakit, feryatları: “Biz, gerçekten azabı hak eden zalimlerden olmuştuk” demekten başka bir şey olmadı.

6/40 - 6/43 - 6/47 - 13/31 - 16/45 - 29/53




6
Andolsun ki kendilerine elçi gönderilenleri sorgulayacağız, gönderilen elçileri de sorgulayacağız.

37/22»37/24 - 39/30»39/31 - 43/44




7
Sonra da onlara, her şeyi bilgi ve belge ile açıklayacağız. Zaten biz habersiz değildik ki.

18/49 - 50/17»50/18 - 54/52»54/53 - 58/6 - 82/10 - 45/29




8
İşte o gün tartı değerlendirme kesinlikle gerçekleşecektir. İyilikleri ağır gelenler, işte bunlar, kurtulmuş olanlardır.

21/47 - 23/102 - 101/6»101/7




9
İyilikleri hafif gelenler ise, işte onlar da ayetlerimize karşı haksızlık etmekle kendilerini ziyana uğratan zalimlerdir.

23/103 - 101/8»101/9




10
Sizi yeryüzüne yerleştirdik. Burada sizin geçiminizi sağlayacak bir ortam hazırladık. Bu nimetlerin hakkını ne kadar da az veriyorsunuz!

2/21»2/22 - 10/31 - 16/53»16/56 - 41/10 - 23/78 - 27/73 - 34/13




11
Doğrusu sizi biz yarattık sonra sizi biçimlendirdik, sonrada meleklere, "Adem’e secde edin/emrine amade olun" dedik, İblis hariç, o secde edenlerden olmadı.

40/64 - 87/2 - 95/4 - 22/30 - 17/61 - 18/50 - 20/116 - 38/72




12
Allah: – Sana emrettiğimde, secde etmekten seni alıkoyan nedir? Dedi. İblis: – Ben, ondan üstünüm. Zira beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın, dedi.

38/74»38/76




13
Allah: – O bulunduğun makamdan hemen defol, orada büyüklük taslamak senin haddine değildir. Hemen çık git. Çünkü sen aşağılık birisin!

15/34»15/35 - 17/63 - 38/77




14
İblis: – Yeniden diriliş gününe kadar bana süre ver, dedi.

38/79»38/80




15
Allah: – Sen zaten süre verilenlerdensin! Dedi.

38/79»38/80




16
İblis: – Senin beni saptırmana karşılık, yemin olsun ki ben de senin dosdoğru yolunun üzerinde oturup pusu kuracağım.

2/35 - 15/39




17
Sonra onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yaklaşacağım. Sen de onların çoğunu şükreder bulamayacaksın, dedi.

34/20»34/21




18
Allah da: Çık git huzurumdan! Andolsun ki ben de cehennemi seninle ve senin peşinden gelenlerle dolduracağım.

2/208 - 17/63 - 36/60»36/62 - 38/85




19
– Allah buyurdu ki; Ey Adem, sen ve eşin bu dünya bahçesine yerleşin. Her ikiniz de dilediğiniz yerden yiyin ve sakın belirlenmiş olan kötülüğe/günaha yaklaşmayın. Aksi halde kendinize yazık eden zalimlerden olursunuz.



20
Şeytan Allah’ın yaklaşmayın dediği kötülüğü/günahı işlemeleri için eğer bunu yaparsanız birer melek veya burada kalıcı olanlardan olursunuz diye vesvese verdi.

2/35 - 20/117»20/118 - 20/120»20/121




21
Ve her ikisine de yemin ederek; Ben sizin, iyiliğiniz için öğüt veriyorum dedi.

14/22




22
Ve onları aldattı böylece onlar yasaklandıkları kötülüğü/günahı işlediler ve yaptıklarının farkına varınca Rableri onlara: “Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır dememiş miydim?” diye seslendi.

20/121




23
Ve her ikisi de şöyle yalvardılar: "Rabbimiz biz kendimize zalimlik ederek yazık ettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen kesinlikle hüsrana uğrayanlardan oluruz."

7/151 - 11/47




24
Allah buyurdu ki: – Birbirinize düşman olarak o bahçeden çıkın. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar yerleşip yaşamak ve geçimlik sizi bekliyor.

2/36 - 20/123




25
Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız.

20/55 - 71/18




26
Ey Ademoğulları, örtünmeniz için elbise, sizin için daha hayırlı olan bolluk bereket için takva elbisesini indirdik ki işte o Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alırsınız.

7/31 - 16/112




27
Ey Ademoğulları, şeytan atalarınızı aldatıp belirlenmiş yasağı/günahı işleterek, yaşadıkları bahçeden çıkartılmasına neden olduğu gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve kabilesi sizin onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Şeytanlar inanmayanların evliyaları/dostlarıdırlar.

7/30 - 9/26 - 16/98»16/100 - 33/9




28
Onlar çirkin bir iş yaptıklarında – Biz atalarımızı böyle yaparken bulduk, bunu bize Allah emretti, derler. De ki: – Allah, çirkin işleri emretmez. Yoksa siz bilip bilmeden Allah adına mı konuşuyorsunuz?

2/170 - 31/21 - 43/22»43/23 - 6/148 - 16/35 - 16/62 - 7/33 - 10/17




29
De ki: – Benim Rabbim sadece doğru olanın yapılmasını emretmiştir. Her secde mahalline girdiğinizde bütün varlığınızla O’na yönelin ve dini O’na has kılarak yürekten O’na yalvarın. Nasıl ki sizi ilk O yarattıysa sonunda yine O’na döneceksiniz.

2/221 - 10/25 - 30/31 - 39/17 - 42/10 - 22/73 - 28/88 - 39/3 - 2/156 - 26/50 - 45/15




30
İnsanların bir bölümü doğru yolu buldu, bir bölümüne ise sapıklık kaçınılmaz oldu; çünkü onlar, Allah’tan önce şeytanları veliler olarak benimsediler de kendilerini hala doğru yolda zannediyorlar.

4/119 - 16/63 - 43/36»43/37




31
- Ey Ademoğulları, her secde mahalline girişinizde güzel elbisenizi giyin; yiyin, için ama israf etmeyin. Zira Allah, israf edenleri sevmez.

4/6 - 6/141 - 17/26»17/27




32
De ki: – Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti, helal ve temiz rızıkları haram kılmak kimin haddine? De ki: – Onlar, bu dünya hayatında iman edenler ve herkes içindir. Kıyamet gününde ise yalnız inananların istifadesine sunulacaktır. İşte biz kavrama yeteneği olan bir toplum için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.

2/126 - 7/50 - 16/116 - 42/36 - 7/27»7/28




33
De ki: Benim Rabbim ancak gizli ve açık işlenen bütün çirkinlikleri/ahlaksızlığı, günahın her türünü, haksız yere saldırganlığı/azgınlığı, hakkında hiçbir delil indirmediği halde herhangi bir şeyi Allah’a isnat ederek şirk koşmanızı ve bilip bilmeden Allah’a ait şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.

6/120 - 6/151 - 3/151 - 12/40 - 17/36 - 49/6




34
Her toplumun bir vadesi vardır. Vadeleri geldiğinde; o süre ne bir saat ertelenir ne de öne alınır.

10/49 - 15/5 - 16/61 - 23/43 - 39/42 - 63/11




35
- Ey Ademoğulları, aranızdan size ayetlerimizi beyan eden/ileten elçiler geldiği zaman, kim korunur ve davranışlarını düzeltirse; artık bunlar için ne korku ne de üzüntü olacaktır.

5/69 - 6/48 - 10/62




36
Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve onları küçümseyenler var ya işte onlar ateş halkıdır ve orada kalıcıdırlar.

6/93 - 7/40 - 7/147 - 32/22




37
Kendi uydurduğunu Allah’a isnat ederek iftira eden ve ayetlerimiz karşısında yalana sarılandan daha zalim kim vardır? Onların kitaptan/yasadan nasipleri kendilerine ulaşacaktır. İşte o zaman elçilerimiz onların canlarını almaya gelince: – Nerede Allah ile aranıza koyup dua ile yalvarıp yakardıklarınız? Diye soracaklar. Onlar da: – Bizi yüz üstü bırakıp uzaklaştılar, diyerek kâfir oldukları hakkında kendi aleyhlerine şahitlik etmiş olacaklar.

6/93 - 10/17 - 11/18»11/19 - 29/69 - 4/97 - 8/50 - 23/99»23/101 - 47/27




38
Ve Allah diyecek ki; – Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplumları içerisinde ateşe girin! Ateşe giren her toplum diğer yandaş topluluğa lanet edecek. Sonunda tüm topluluklar cehenneme dolunca, sonraki kuşaklar, öncekiler için: – Rabbimiz, bizi yoldan saptıranlar işte bunlar, onlara ateşten azabı iki kat ver! Derler. Allah: Zaten herkese iki kat azap vardır, fakat bunun farkında değilsiniz, der.

28/62»28/64 - 37/25»37/39 - 38/55»38/61




39
Ve öncekiler de, sonraki kuşaklara: – Küfürde sizin, bizden bir farkınız yoktur, öyleyse siz de kazanmış olduklarınıza karşılık azabı tadın! Derler.

28/62»28/66 - 34/31»34/33 - 40/47»40/50




40
Gerçek şu ki; ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve onları küçümseyenlere göklerin rahmet kapıları açılmayacak ve halat iğne deliğinden geçmedikçe, onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte biz, suçluları böyle cezalandırırız.

23/99»23/108 - 43/74»43/78




41
Onlar için cehennem ateşi, altlarına bir yatak ve üstlerine bir örtü olacaktır. İşte biz ayetlerimize haksızlık edenleri böyle cezalandırırız.

5/86 - 18/106 - 39/59 - 62/5




42
Ama İman eden iyi ve güzel işler yapanlar ise ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz, işte bunlar da cennet halkıdır ve onlar, orada kalıcıdırlar.

4/57 - 18/30 - 10/9 - 29/7




43
Onları içlerindeki tüm olumsuz duygu ve düşüncelerden arındıracağız. Ayaklarının altından nehirler çağlayacak ve şöyle söyleyecekler: – Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd/övgüler olsun eğer Allah bize doğru yolunu göstermeseydi biz doğru yolu bulamazdık. Rabbimizin elçileri vaktiyle bize hakkı/gerçeği söylemişler. Ve şöyle bir nida yükselir: - İşte yaptıklarınızın karşılığı olarak sizin hak ettiğiniz cennet bu!

4/115 - 7/53 - 15/47 - 19/63 - 39/72 - 43/72 - 36/52




44
Ve cennet halkı, cehennem halkına şöyle seslenir: – Biz, Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçekleşmiş bulduk. Siz de Rabbinizin size vaat ettiğini gerçekleşmiş buldunuz mu? Onlar da: – Evet! Derler. Aralarında bir nidacı seslenir: Allah’ın laneti bu zalimlerin üzerine olsun.

7/50»7/51 - 37/50»37/59 - 74/39»74/48




45
Onlar ki insanları Allah’ın yolundan saptırırlar ve O’nun yolunu eğri büğrü göstermeye çalışırlar ve de ahireti hesaba katmazlar.

8/47 - 9/34 - 14/2»14/3 - 16/88 - 63/2 - 7/51 - 45/34»45/35 - 59/19 - 6/116




46
Ve o ikisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur bulunacak ve o surun üzerinde burçlarda bulunan ve herkesi simalarından tanıyan bir takım kişiler olacak ve onlar, cennete henüz girmemiş ama girmek için sabırsızlanan cennet halkına “Selamün Aleyküm ne mutlu size!” diye seslenecekler.

10/25»10/27 - 39/60 - 55/41 - 80/38»80/39 - 83/24




47
Gözleri cehennemlikler tarafına kaydığında: – Rabbimiz, bizi zalimler topluluğu ile bir arada bulundurma! Derler.

2/166»2/167 - 41/29




48
Araf’taki o kişiler simalarından kim olduklarını tanıdıkları kişilere seslenirler: – Bakın o birikimleriniz/mal, mülk ve kibirlenmeniz size hiçbir fayda sağlamadı.

6/116 - 34/35 - 72/24 - 92/11




49
Hani bir zamanlar “Allah bunlara rahmetini ulaştırmaz” diye var gücünüzle yemin ettiğiniz kişiler bunlar mıydı? Derler. – Şöyle seslenilir: - Girin cennete artık size ne bir korku vardır ne de bir hüzün.

38/62»38/63 - 21/101»21/103 - 27/89 - 43/68»43/73 - 50/31»50/35




50
Cehennem halkı, cennet halkına: – Üzerimize biraz su dökün veya Allah’ın size verdiği rızıklardan bize gönderin diye seslenirler. Cennet halkı da onlara: – Allah, kâfirlere ikisini de haram kılmıştır! Derler.

7/32 - 57/13




51
Onlar ki dinlerini hafife alıp oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatının cazibesi onları aldatmıştır. Nasıl bu günlerine kavuşacaklarını unuttular ve bile bile ayetlerimize inanmadılarsa biz de onları bu gün unutulmaya terk edeceğiz.

66/32 - 66/70 - 47/36 - 57/20 - 20/124»20/127 - 31/33 - 45/35




52
Çünkü biz onlara, inanıp güvenen mümin bir toplum için, doğru yol rehberi ve rahmet olan ve bilgi ile açıkladığımız bir kitap getirmiştik.

10/57 - 12/111 - 16/64 - 16/89 - 30/55»30/56




53
Yoksa onlar sonucunun ortaya çıkmasını mı bekliyorlar? Onun neticesinin ortaya çıktığı gün, daha önce onu unutmuş olanlar: – Doğrusu Rabbimizin elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi, bize şefaat edecek bir şefaatçi veya yaptıklarımızın dışında iyi işler yapmamız için geriye döndürülmemize imkân var mı? Derler. Onlar, kendilerini ziyana sürüklemiş ve uydurdukları şeyler de onları yüzüstü bırakıp kaybolmuşlardır.

6/27»6/28 - 7/43 - 39/71 - 67/8»67/9 - 23/99»23/101 - 32/12 - 42/44 - 32/166»32/1167 - 26/92»26/102 - 40/17»40/40




54
Şüphesiz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı aşamada yaratmış, sonra yarattığı her şeyi emrine boyun eğdirip hükümranlığını kurmuştur. O’dur, sürekli kendisini takip eden gündüzü geceyle örten, güneşi, ayı ve yıldızları da emrine amade kılan. Dikkat edin, yaratma, idare ve emir yalnızca O’na aittir. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yüce bir bereket kaynağıdır.

32/4 - 41/9»41/12 - 57/4 - 2/189 - 6/96 - 10/67 - 17/12 - 36/37»36/40 - 18/26 - 13/41 - 39/4 - 67/1




55
Rabbinize alçak gönüllü, içten ve gizlice dua edin. Zira o, sınırı aşanları sevmez.

5/87 - 7/205 - 32/16




56
Ülkede dirlik ve düzenlik tesis edildikten sonra, bozgunculuk yapmayın. Allah’tan korkarak ve rahmetini de ümit ederek O’na dua edin. Zira Allah’ın rahmeti iyi kimselere pek yakındır.

7/85 - 29/36 - 13/12 - 21/90 - 2/218 - 5/54 - 29/69




57
Rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen Allah’tır. Rüzgâr, ağır ağır yağmur yüklü bulutları bir araya topladığında biz, onu ölü bir toprağa yönlendirir bu yolla su indiririz ve onunla her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlarız. İşte ölüleri de böyle dirilteceğiz. Belki düşünüp, ibret alırsınız.

25/48 - 30/48 - 35/9 - 22/5 - 29/63 - 30/19 - 30/50 - 41/39 - 43/11




58
Rabbinin izniyle bereketli ve verimli toprağın bitkisi çok güzel olur, çorak topraktan ise hiçbir şey bitmez, bitse de işe yaramayan şeyler biter. Nimetlerin değerini bilen bir toplum için biz ayetlerimizi işte böyle detaylı bir şekilde ortaya koyuyoruz.

2/265 - 16/114 - 14/7 - 6/105 - 6/114 - 6/126




59
Doğrusu biz Nuh’u kendi toplumuna elçi olarak gönderdik. O da dedi ki: – Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, zira sizin ondan başka bir ilahınız yoktur. Şüphesiz ki ben sizin korkunç bir günün azabına uğramanızdan korkarım.

11/1» 11/49 - 11/71




60
Toplumun ileri gelen seçkinleri: – Biz seni apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz/saçmalayıp duruyorsun, dediler.

11/27




61
Nuh: – Ey kavmim, ben sapıtmış falan değilim, aksine ben âlemlerin Rabbi Allah tarafından gönderilmiş bir elçiyim.

71/2




62
Size, Rabbimin mesajlarını iletiyor ve size öğüt veriyorum. Ben, Allah’tan gelen (vahiy) sayesinde sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.

11/34




63
Sizi uyarmak, sorumlu davranmanızı hatırlatmak ve böylece rahmete nail olmanız için içinizden bir kimse vasıtasıyla Rabbinizden size bir öğüt ve hatırlatma gelmesine şaşıyor musunuz? Dedi.

6/48 - 10/71




64
Sonunda onu yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları boğulmaktan kurtardık. Ayetlerimiz karşısında yalana sarılanları da suda boğduk. Zira onlar (uyarı ve öğütlerimi görmek istemeyen) kör bir toplum idi.

11/40»11/41




65
Ad kavmine de, soydaşları Hud’u gönderdik. Hud, onlara: – Ey kavmim! Sadece Allah’a kulluk edin, zira sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. O’na karşı gelmekten sakınmayacak mısınız? Dedi.

11/50




66
Toplumunun önde gelen kâfirleri: – Biz, senin beyinsiz birisi olduğunu görüyoruz. Ayrıca biz senin yalancılardan olduğuna inanıyoruz, dediler.

23/39»23/40




67
- Ey kavmim! Dedi. Ben beyinsiz değilim, ben, yalnızca âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim!

71/1




68
- Size Rabbimin mesajlarını iletiyorum. Ben, sizin için güvenilir bir nasihatçiyim.

71/2




69
Aranızdan biri vasıtasıyla sizi uyarmak için Rabbinizden bir uyarı gelmesine şaşıyor musunuz? O’nun, sizi Nuh kavminden sonra bu uygarlığa varis yaptığını ve yaratılış bakımından sizi onlardan daha güçlü yaptığını hatırlayın. Allah’ın size bahşettiği nimetlerini düşünün ki kurtuluşa eresiniz.

11/52 - 27/60 - 35/3




70
- Ve onlar: Sen bize bir tek Allah’a kulluk etmemizi dolayısıyla atalarımızın kulluk ettiği şeyleri terk etmemizi söylemek için mi geldin? Öyleyse bize vaat ettiğin o azabı getir eğer doğru sözlü isen, dediler.

17/11 - 22/47 - 27/46 - 67/25




71
Hud: Size zaten Rabbinizden bir ahlaki kokuşmuşluk ve gazap gelmiş durumda. Şimdi siz, Allah’ın, hakkında hiç bilgi ve belge indirmediği sizin ve atalarınızın kutsal isimler vererek yücelttiği bir takım isimler hakkında benimle tartışıyor musunuz? Öyleyse bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim! Dedi.

71/23 - 13/33 - 21/24 - 47/14




72
Nihayet katımızdan bir rahmet olarak onu ve onunla beraber olanları kurtardık. Ayetlerimiz karşısında yalana sarılanların kökünü kazıdık, zaten onlar mümin değillerdi.

10/103 - 28/47 - 71/25




73
Ve Semud kavmine de içlerinden biri olan Salih’i gönderdik, dedi ki: – Ey kavmim, yalnız Allah’a kulluk edin. Zira sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Doğrusu Rabbinizden apaçık bir belge gelmiştir. İşte bu, Allah’ın devesi, sizin için bir ayettir/mucizedir. Bırakın onu Allah’ın arazisinde otlasın, sakın ona bir zarar vermeyin. Yoksa sizi acıklı bir azap yakalar.

11/61




74
Allah’ın sizi Ad kavminden sonra onların varisleri yaptığını, ovalarında köşkler inşa edip, dağlarını da yontarak evler yaptığınız bu topraklara yerleştirdiğini bir hatırlayın. Allah’ın nimetlerini düşünün de yeryüzünde bozgunculuk yaparak taşkınlık etmeyin!

25/38 - 25/39 - 27/60 - 35/3




75
Kavminin büyüklük taslayanlarından ileri gelenleri, zayıflar arasından iman edenlere dediler ki: – Siz Salih’in gerçekten Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuna inanıyor musunuz? Onlar: – Elbette biz ona ve onunla birlikte gönderilen vahye iman edip mümin olmuş kimseleriz, dediler.

13/43 - 23/24




76
Büyüklük taslayanlar ise: – Biz de sizin iman ettiklerinize inanmıyoruz, dediler.

10/72




77
Nihayet o deveyi hunharca öldürdüler. Böylece Rablerinin emrine başkaldırdılar ve: – Ey Salih, eğer gerçekten Allah’ın elçisi isen bizi korkutup durduğun o azabı getir! Dediler.

11/62 - 67/25 - 91/14




78
Bunun üzerine şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

11/67




79
Salih ise, onları arkalarında bırakırken şöyle söylendi: – Ey kavmim, andolsun ki ben size Rabbimin mesajını tebliğ etmiştim ve size öğüt vermiştim. Ne var ki siz öğüt verenleri hiç sevmiyorsunuz.

88/21 - 23/70 - 43/78




80
Ve Lût da kavmine demişti ki: – Sizden önce geçmiş toplumlardan hiç kimsenin yapmadığı ahlaksızlığı mı yapıyorsunuz?

26/165»26/166 - 27/54»27/55 - 29/28




81
- Yani siz, kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Meğer siz, alçaklık sınırlarını aşan bir toplummuşsunuz!

29/29




82
Kavminin cevabı da; – Çıkarın onları memleketinizden, besbelli bunlar tertemiz insanlarmış! Demekten başka bir şey olmadı.

27/56




83
Bunun ardından onu ve ailesini kurtardık; yalnız hanımı geride kalıp helak içinde kalanlardan oldu.

51/35»51/36




84
Onların üzerine azap yağmuru yağdırdık. İşte bak, günaha gömülenlerin sonu nice olurmuş.

51/33»51/34




85
Medyen halkına da soydaşları Şuayb’i gönderdik. Dedi ki: – Ey kavmim, yalnızca Allah’a kulluk edin. Zira sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Şüphesiz size Rabbinizden apaçık belge gelmiştir. Bundan böyle alım satımlarda ölçü ve tartıyı tam yapın, insanların mallarından (çalıp-çırparak) haklarını yemeyin. Ortalık düzelmişken yeryüzünü fesada vermeyin. Eğer inanırsanız bu, sizin için daha hayırlıdır.

11/84 - 29/36 - 83/1




86
Bir de, köşe başlarında pusu kurup türlü tehditler ile inananları Allah’ın yolundan döndürmeye ve O’nun yolunu eğri büğrü göstermeye çalışmayın. Siz azınlık iken O’nun sizi çoğalttığını hatırlayın. Bozguncuların sonunun ne olduğuna da bakıp ibret alın!

9/34 - 11/18»11/19 - 14/3




87
Mademki bana gönderilen mesaja içinizden bir grup inanıyor, bir grup da inanmıyor, öyleyse Allah aranızda hükmünü verinceye kadar sabredin. Zira O hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

5/50 - 10/109 - 42/10 - 95/8




88
Kavminden büyüklük taslayanlarının ileri gelenleri dediler ki: - Ey Şuayb! Ya seni ve seninle birlikte iman edenleri ülkemizden sürüp çıkarırız, ya da bizim inanç sistemimize geri dönersiniz! Şuayb: - Biz bunu istemesek de mi? dedi ve devam etti:

11/87 - 26/185»26/187




89
- Allah bizi, ondan kurtardıktan sonra sizin dininize dönecek olursak, o zaman Allah’a iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah dilemedikçe sizin inancınıza dönmemiz mümkün değildir, zira Rabbimiz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah’a dayandık. Rabbimiz! Bizim ile kavmimiz arasındaki engelleri kaldır, zira sen gönülleri fethedenlerin en hayırlısısın!

11/88




90
Toplumundan ileri gelen kâfirleri dediler ki: – Eğer siz Şuayb’e uyarsanız işte o zaman tamamen kaybedersiniz!

11/89




91
Derken dehşetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve bulundukları yere öylece cansız yığılıp kaldılar.

26/188»26/190




92
Şuayb’i yalancılıkla suçlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Sonunda asıl kaybedenler Şuayb’i yalanlayanlar oldu.



93
Ve (Şuayb) onları ardına bırakıp giderken dedi ki: - Ey kavmim ben size Rabbimin mesajlarını tebliğ etmiş ve size öğüt vermiştim. Şimdi ben kâfir bir toplumun akıbetine nasıl üzüleyim.

11/91»11/95




94
Biz, hangi ülkeye bir nebi göndermişsek, Allah’a gönülden yalvarmaları için onları kıtlık ve yoklukla mutlaka imtihan etmişizdir.

6/42 - 7/96




95
Daha sonra bu yokluk ve kıtlığı bolluk ve bereketliliğe dönüştürmüşüzdür. Onlar da bu nimetlere şükretmek yerine, "Atalarımız da bizim gibi yokluk ve bolluk günleri görmüşler" diyerek şımardılar. Biz de onları hiç beklemedikleri bir anda yakalayıp cezalandırdık.

16/52»16/54 - 30/33»30/36




96
Oysa bu ülkelerin halkları iman edip, sorumlu davransalardı, biz de onlara göklerin ve yerin bereket kapılarını ardına kadar açardık. Fakat yalana sarıldılar. Biz de onları kazandıkları günahlar sebebiyle cezalandırdık.

6/6 - 72/16




97
Şimdi o ülkelerin halkı, geceleyin uyurken azabımızın kendilerine ansızın gelip çatmayacağından emin midirler?

7/4




98
Ya da o ülkelerin halkı gündüzün eğlenirken azabımızın kendilerine ansızın gelip çatmayacağından emin midirler?

67/20




99
Yani onların Allah’ın azabından yana bir güvenceleri mi var? Allah’ın cezalandırmasından hüsrana uğramış bir toplumdan başkası emin olamaz.

4/49 - 53/31»53/32 - 54/43»54/47




100
Şimdi oranın halkından sonra, o topraklarda hayat sürenler şunu anlamadılar mı? Eğer istersek önceki nesiller gibi kalplerini hakikate kapatan ve hakkı duymak istemeyenleri de günahlarından dolayı cezalandırırız. Ve

14/44»14/45 - 32/26




101
İşte bu sana haberlerini anlattığımız ülkelerdir. Onlara elçilerimiz apaçık belgelerle gelmişlerdi de daha önce yalan dediklerine bir daha iman etmeye yanaşmadılar. İşte Allah’ın uyarılarına kalplerini kapatan bu kâfirlerdir.

10/74 - 11/120 - 20/99




102
Biz onların çoğunu ahitlerinde/sözlerinde durur bulmadık. Aksine onların çoğunu yoldan çıkmış fasıklar olarak bulduk.

5/49 - 7/135 - 61/2»61/3




103
Onların ardından Musa’yı, ayetlerimizle Firavun’a ve onun önde gelen adamlarına gönderdik. Fakat ayetlerimize haksızlık ettiler. Yanlışta ısrar eden bozguncu zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak!

11/96»11/97 - 23/45 - 26/15




104
Musa şöyle dedi: – Ey Firavun, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş elçiyim!

20/42»20/47 - 26/21 - 61/5 - 73/15»73/16




105
Gerçek şudur ki: Ben Allah hakkında doğru olandan başka bir şey söylemiyorum. Size Rabbinizden apaçık bir belgeyle/mucizeyle geldim. İsrailoğullarını benimle beraber gönder.

7/101 - 10/75»10/78 - 45/16»45/17




106
– (Firavun) Eğer bir belge/mucize ile geldiysen ve eğer doğru söylüyorsan haydi getir onu ortaya koy dedi.

20/47»20/69 - 26/30»26/31




107
Bunun üzerine Musa asasını yere bıraktı. O anda ne görsünler! Asa apaçık bir yılan oluvermiş!

26/30»26/33




108
Ve elini koynundan çıkardı, o anda o seyredenlere bembeyaz bir el oldu!

26/33 - 28/32




109
Firavunun kavminden ileri gelenler: – Belli ki bu işini iyi bilen bir sihirbaz, dediler.

26/34




110
Tüm amacı sizi yerinizden yurdunuzdan etmek. O halde ne öneriyorsunuz?

10/78




111
– Onu ve kardeşini alıkoy, şehirlere adamlarını gönder.

26/36




112
– Tüm usta sihirbazları toplayıp sana getirsinler, dediler.

26/37




113
Sihirbazlar Firavun’a gelerek dediler ki: – Eğer biz galip gelirsek bize ödül vardır, değil mi?

26/40»26/41




114
– Evet, elbette siz benim yanımda yüksek bir mevkide olacaksınız, dedi.

26/42




115
Sihirbazlar: – Ey Musa, önce sen mi atacaksın yoksa biz mi atalım, dediler.

10/80 - 20/65 - 26/43




116
O da: – Siz atın! Dedi ve attılar. Attıkları zaman insanların gözlerini boyadılar ve onları korkuttular sonuçta büyük bir sihir gösterisi yaptılar.

20/66 - 26/44




117
Biz de Musa’ya "Elindeki asayı at!" diye vahyettik o da ne! Onların uydurduklarını yalayıp yutuyor.

20/69 - 26/45




118
Böylece gerçek karşısında. Onların uydurduklarının batıl olduğu ortaya çıktı.

8/18 - 8/30 - 40/25




119
Orada yenildiler ve küçük düştüler.

3/12»3/13 - 10/81




120
Sihirbazlar orada hemen secdeye kapandılar ve

20/70




121
Biz âlemlerin Rabbine iman ettik dediler,

26/47




122
Musa ve Harun’un Rabbine.

20/70 - 26/48




123
Firavun: - Demek siz benden izin almadan O’na iman ettiniz öyle mi? Şüphesiz ki bu, halkı buradan sürüp çıkarmak için kurguladığınız bir tuzaktır. Yakında bunun cezasını göreceksiniz.

20/71 - 26/49




124
Andolsun ki ben de sizin bütün haklarınızı elinizden alacağım ve sizi yoksun bırakacağım diye tehdit etti.

20/71 - 26/49




125
–Sihirbazlar: –(Hiç dert değil) Biz zaten Rabbimize döneceğiz.

20/72 - 26/50




126
Sen, Rabbimizin ayetleri bize geldiği zaman ona iman ettiğimiz için, evet yalnızca bunun için bizden intikam alıyorsun. "Rabbimiz üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak vefat ettir" dediler.

2/132 - 3/102 - 3/173 - 3/187 - 3/193 - 12/101




127
Firavun kavminden ileri gelenler: – Musa’yı ve toplumunu kendi haline bırakıp, ülkede bozgunculuk yapmalarına seni ve senin ilahlarını terk etmelerine göz mü yumacaksın? Dediler. Firavun: – Biz onların erkek çocuklarını öldürtüp, kadınlarını/kızlarını da sağ bırakırız. Biz onlara her şeyi yapabilecek konumdayız, dedi.

2/49 - 7/141 - 14/6 - 28/4




128
Musa da kavmine şöyle dedi: – Allah’tan yardım isteyin ve sabredin. Şüphesiz yeryüzü Allah’ındır ve O kullarından dilediğini oraya varis kılar. Mutlu son Allah’a karşı sorumlu davrananlarındır.

2/153 - 14/14 - 21/105 - 24/55




129
Kavmi ise: – Sen bize gelmeden önce de biz işkence ve baskı görüyorduk sen geldikten sonra da işkence ve baskı görüyoruz, dediler. Musa da: – Belki de Rabbiniz düşmanlarınızı helak edecek, sizi o topraklara varis yapacak ve nasıl yaşayacağınızı görmek için sizi sınayacaktır, dedi.

10/13»10/14 - 21/35




130
Andolsun ki biz Firavun hanedanını, belki akıllanırlar diye yıllarca kıtlık ve kuraklıkla cezalandırdık.

2/155 - 7/133 - 22/11




131
Ama onlar bolluk ve refaha ulaştıklarında "Bu bizim en doğal hakkımızdı" derler, sıkıntı ve darlığa düştüklerinde ise Musa’yı ve onunla birlikte olanları uğursuzlukla suçlarlardı. Oysa onların uğursuzluk saydıkları Allah katından bir yasadır. Fakat bu gerçeği onların çoğu bilmiyorlar.

27/47 - 36/18




132
–(Musa’ya) Bizi sihrinle etkilemek için her ne ayet getirirsen getir biz yine de sana inanmayacağız, dediler.

10/78 - 17/59




133
Bunun üzerine biz de onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık mesajlar olarak musallat ettik. Buna rağmen onlar yine de büyüklendiler. Onlar zaten günaha dalmış bir toplum idi.

7/130 - 17/101




134
Ne zaman bu belalar başlarına gelse şöyle derlerdi: - Ey Musa Rabbinin seninle olan ahdinin hatırına Rabbine yalvar, eğer bizden bu belaları kaldırırsa kesinlikle sana inanacağız ve kesinlikle İsrailoğullarını seninle beraber salıvereceğiz.

2/61




135
Ama ne zaman verdikleri sözü yerine getirecek kadar bir süre onlardan belaları kaldırsak her seferinde onlar verdikleri sözü hemen bozuyorlardı.

2/100 - 7/102 - 13/25 - 16/95




136
Biz de onlara bunun acısını tattırdık ve onları, ayetlerimizi yalanladıkları ve onlara karşı umursamaz davrandıkları için denizde boğduk.

7/36 - 10/90




137
Vaktiyle horlanmış ve ezilmiş olan toplumu bereketli kıldığımız o ülkelerin doğusundan batısına kadar tamamına hâkim kıldık ve İsrailoğullarının göstermiş olduğu dirençten dolayı Rabbinin verdiği o güzel vaat böylece yerine gelmiş oldu. Firavun ve hanedanın gururlandığı sarayları bağları ve binaları yerle bir ederek tarihe gömdük.

44/25»44/33




138
Ve biz İsrailoğullarını sağ salim denizden karşıya geçirmiştik. Orada bir takım kutsadıklarına tapan insanlarla karşılaştılar ve: – Ey Musa bize de bunlarınki gibi ilah yapsana, dediler. Musa da onlara: – Siz gerçekten çok cahil bir toplumsunuz! Dedi.

7/148




139
Onlar içinde bulundukları yanlış inançlarından dolayı eninde sonunda helak olacaklardır. O yaptıkları şeyler batıldır.

17/81 - 21/18




140
O sizi bütün toplumlara üstün kılmış iken ben size Allah’tan başka bir ilah mı arayayım? Dedi.

2/47 - 44/32 - 45/16




141
Hani, size işkencenin en kötüsünü çektiren, erkek çocuklarınızı öldürüp, kadınlarınızı sağ bırakan Firavun hanedanından kurtarmıştık. İşte bunda Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.

2/49 - 7/127 - 14/6 - 28/4




142
Biz Musa ile otuz geceliğine sözleşmiştik ve ona on gece daha ekledik böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye tamamlanmış oldu. Musa kardeşi Harun’a: – Halkımın içinde benim görevimi sen üstlen ve düzeni sağla sakın fitne ve fesat çıkaranların yoluna uyma! Dedi.

2/51 - 20/83




143
Ve Musa tayin ettiğimiz vakitte belirlediğimiz yere gelince, Rabbi onunla konuştu. Musa dedi ki: – Rabbim, bana kendini göster de sana bakayım! Rabbi: – Beni asla göremeyeceksin fakat şu dağa bak; eğer o dağ yerinde durursa o zaman sen de beni görürsün, dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa bayılarak yere yığıldı, ayıldığında dedi ki: – Seni tenzih ederim/senin şanın çok yücedir, bu isteğimden tövbe ettim ve (senin görülemeyeceğine) iman edip mümin olanların ilki benim.

2/253 - 4/164 - 19/52 - 28/46




144
– Allah da Musa’ya şöyle buyurdu: Ey Musa, sana risalet (mesajımı iletme görevi) vererek ve seninle konuşarak insanlar arasından seni seçip onurlandırdım, öyleyse sen de sana vahyettiklerime sımsıkı sarıl ve şükredenlerden ol!

5/67 - 20/13 - 20/41




145
Biz ona levhalarda her türden öğüdü yazdık ve her şeyi detaylı şekilde kaydettik. Ve Musa’ya şöyle vahyettik. “Bu ilahi hükümlere sımsıkı sarıl, halkına da en güzel şekilde bu hükümlere uymalarını söyle!” Ben, yakında size yoldan çıkan fasıkların yurtlarını göstereceğim.

6/38 - 12/111 - 16/89 - 41/43 - 42/13




146
Haksız yere yeryüzünde büyüklük taslayanları ayetlerimden uzak tutacağım Onlar her türlü ayeti görseler bile ona inanmazlar, doğru yolu görüp bilseler bile onu yol edinmezler ama taşkınlık yolunu gördüklerinde ise hemen onu yol edinirler. İşte bu, onların ayetlerimiz karşısında yalana sarılmaları ve onlara karşı duyarsız olmalarındandır.

10/101 - 17/45 - 27/14 - 39/59»39/60 - 40/12 - 46/20




147
Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve ahiret buluşmasını hesaba katmayanların iyilik namına yaptıkları her şey boşa gitmiştir. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı karşılık bekliyorlar?

27/90 - 45/34»45/35 - 47/1 - 47/28




148
Musa’nın halkı, onun (Sina dağına) gidişinden sonra süs eşyalarından böğürebilen bir buzağı yapıp ona taptılar. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onlara bir yol göstermediğini görmüyorlar mıydı? Ama yine de ona bağlandılar ve zalimlerden oldular.

2/51 - 2/93 - 4/153 - 20/87




149
Ne zaman ki pişmanlıktan elleri kolları dökülüp saptıklarını anladıklarında "Rabbimiz eğer bize merhamet etmezsen ve bizi bağışlamazsan büsbütün kaybedenlerden oluruz" dediler.

2/186 - 7/23 - 27/11 - 39/53




150
Musa kavmine öfkeli ve üzgün bir halde dönünce: – Benim ardımdan ne kötü işler yaptınız böyle! Rabbinizin emrini çiğnemede bu kadar mı acele ettiniz? Dedi. Kızgınlıkla levhaları yere attı ve kardeşinin yakasından tutarak kendisine doğru çekti. Harun: – Ey anamın oğlu, toplum beni etkisiz hale getirdi, az kalsın beni öldürüyorlardı. Şimdi beni düşmanlar karşısında küçük düşürüp onları halimize güldürme ve beni bu zalimlerle bir tutma! Dedi.

7/156




151
Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla ve bizi merhametinle kuşat. Çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin!

2/64 - 2/143 - 4/110 - 6/54 - 9/117




152
Buzağıyı ilah edinenlere gelince onlar yakında Rablerinden bir gazaba uğrayacaklar ve dünya hayatında da zillete mahkûm olacaklar. Zira biz (Allah’a) iftira edenleri böyle cezalandırırız.

16/106 - 4/80 - 10/17 - 40/46




153
Ama kötülükleri işleyen sonra ardından tövbe edip yanlışından dönen ve iman edenler, şüphesiz ki Rabbin de bundan sonra eşsiz bir bağışlayıcıdır ve çok merhamet edendir.

4/17 - 8/38 - 16/82 - 25/70




154
Musa sakinleşip öfkesi yatışınca levhaları aldı. Levhaların içinde Rabbinden korkup çekinenler için yol gösterici ve rahmet olan öğretiler vardı.

4/115 - 7/145




155
Ve Musa bizim belirlediğimiz yer ve zamanda halkından yetmiş kişiyi seçip getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tutunca: – Rabbim, eğer dileseydin beni ve onları daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen, onunla dileyeni sapıklıkta bırakır ve dileyene de doğru yolunu gösterirsin. Sen bizim velimizsin/koruyucumuzsun. Bizi bağışla, bize merhamet et! Zira sen bağışlayanların en hayırlısısın!

10/108»10/109 - 16/64 - 16/89 - 17/9




156
Bize bu dünyada ve ahirette iyilik yaz; biz pişmanlık içinde sana yöneldik. Allah da buyurdu ki: – Hak eden kimseyi cezalandırabilirim, ama rahmetim her şeyi kuşatmıştır, rahmetimi sorumlu davrananlara, zekâtı verenlere ve ayetlerimize inanıp güvenen müminlere yazacağım.

2/201 - 3/53 - 3/181 - 21/94 - 43/19




157
Onlar ki, ellerindeki Tevrat ve İncil’de tanıtılmış bulacakları ümmi nebi olan elçiye tabi olan kimselerdir. O (elçi) onlara iyi ve güzel, kötü ve çirkin olanı bildirir ve onlara temiz ve yararlı şeyleri helal; pis ve zararlı olanları da haram kılan Allah’ın emirlerini haber verir, onları zorlayan ve ağır gelen hükümleri ve yükümlülükleri kaldırır, kendilerine yasaklananların kaldırıldığını görürler. Ona inanıp güvenen, ona saygı gösteren, ona yardım eden ve ona indirilen o nura/Kuran’a uyanlar işte bunlar kurtuluşa erenlerdir.

2/286 - 4/162 - 5/65»5/66 - 33/56




158
De ki: – Ey insanlar, Ben, göklerin ve yerin egemenliğinin yalnızca kendisine ait olduğu, kendisinden başka ilah olmayan, hayatı ve ölümü yaratan Allah’ın hepinize gönderilmiş elçisiyim. Öyleyse Allah’a ve O’nun mesajlarına tam olarak inanıp güvenmiş, ümmi nebi olan elçiye iman edin. O elçiyi izleyin ki doğru yolu bulabilesiniz.

4/1 - 4/133 - 4/174 - 4/175 - 10/57 - 22/49 - 18/56 - 35/24




159
Musa’nın kavminden hakkı gösteren ve o hakla adaleti gözeten bir topluluk vardı.

3/21 - 4/58 - 4/135 - 7/181 - 16/90




160
Biz onları on iki kabileye ayırmıştık. Toplumu Musa’dan su istediğinde ona “Asan ile kayaya vur” diye vahyetmiştik. Oradan on iki pınar fışkırmış ve her kabile hangi pınardan su içeceğini bilmişti. Ayrıca biz onları çölde bulut ile gölgelendirmiş ve onlara men ve selva/kudret helvası ve bıldırcın eti ikram etmiştik de size verdiğimiz rızıkların temiz ve güzel olanlarından yiyin! Demiştik. Hâlbuki onlar bize kötülük etmiyorlar sadece kendilerine zulmediyorlardı.

2/57 -2/60 -2/168 - 20/80 - 23/51




161
Hani bir zamanlar onlara: – Şu beldeye yerleşin ve oradaki nimetlerden istediğiniz gibi istifade edin ve "Bizi bağışla’ diye tevazu ile kapıdan girin ki biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım, iyi davrananları daha fazla ödüllendiririz denilmişti.

2/61




162
Fakat onlardan emri dinlemeyen zalimler, sözü kendilerine söylenenden başkası ile değiştirdiler. Biz de üzerlerine gökten azap yağdırdık.

2/59 - 5/13»5/16 - 41/40




163
Onlara deniz kıyısındaki kasaba halkının başına gelenleri sor! Hani avlanma yasağı olan Cumartesi günü balıklar kıyıya akın ediyorlar diğer günlerde ise görünmüyorlardı. Böylece o beldenin halkı tamah edip Cumartesi yasağını çiğniyordu işte biz de onları yoldan sapmalarından dolayı böyle sınıyorduk.

2/65 - 4/47 - 16/124




164
İçlerinden bir grup: – Allah’ın helak edeceği ve şiddetli bir ceza ile cezalandıracağı topluma ne diye öğüt verip duruyorsunuz? Demişti. Uyaranlar da "Rabbimizin huzurunda ona sunacağımız bir mazeretimiz olsun, belki de öğüt alıp sakınırlar" dediler.

3/104 - 5/63 - 11/116




165
Ve onlar kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları umursamayınca biz de kötülüğe engel olmaya çalışanları kurtardık ve yasağı çiğneyen o zalimleri de yoldan çıkmalarından dolayı çok kötü bir şekilde cezalandırdık.

40/44 - 40/103 - 28/47




166
Ve haddi aşıp kendilerine yasaklananları çiğnediklerinde biz de onlara “Alçak maymunlar olun"! Dedik.

2/65 - 5/60




167
Rabbin, kıyamet gününe kadar onlara büyük acılar çektirecek kişileri ortaya çıkaracağını bildirmişti. Zira senin Rabbin hem hesabı çok hızlı görendir hem de çok merhametli ve çok bağışlayandır.

5/26 - 6/65




168
Biz İsrailoğullarını paramparça ederek gruplar halinde yeryüzüne dağıttık. Gerçi onlardan erdemli ve dürüst olanlar da vardır, böyle olmayanlar da. Onları belki dönerler diye bolluk ve sıkıntılarla sınadık.

3/113 - 21/35 - 43/48 - 46/27




169
Onların ardından, onları izleyen ve kitaba varis olan bir nesil geldi. Bu dünyanın geçici malını alıyor, nasıl olsa bağışlanacağız diyerek ayaklarına gelen benzer fırsatlara da hemen koyuluyorlardı. Hâlbuki o kitaptan aldıkları ders ile Allah hakkında haktan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kendilerinden sağlam bir misak/söz alınmamış mıydı? Oysa sorumlu davrananlar için ahiret yurdu daha iyidir. Aklınızı kullanmıyor musunuz?

2/80 - 6/32 - 21/10 - 28/60 - 30/24 - 54/43 - 35/32




170
Bu Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazın hakkını verenlere gelince biz böyle ıslah edicilerin mükâfatını asla zayi etmeyiz.

2/177 - 5/119 - 11/114 - 33/70 - 3/195




171
Dağı onların üzerine sanki bir gölgelik gibi kaldırmıştık. Öyle ki dağın başlarına düşeceğini zannettiler. Ve onlara “Size verdiğimiz vahye kuvvetle sarılın. Onun içindekileri aklınızda tutun ki sorumlu davranasınız.” dedik.

2/63 - 4/174»4/175 - 43/43




172
Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından soylarını çıkardığında/buluğ çağına gelince, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: – Ben, sizin Rabbiniz/sahibiniz değil miyim? Onlar: – Evet, sen bizim Rabbimizsin/sahibimizsin dediler. Kıyamet günü, “Bizim bundan haberimiz yoktu” dersiniz diye biz de şahit olduk.

4/163»4/165 - 39/71 - 67/8»67/11




173
Ve bir de: - Atalarımız daha önceden şirk koşmuşlar. Biz de onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılı hayat tarzına dönüştürmüş olanların yüzünden bizi helak mi edeceksin? Dersiniz diye.

7/155 - 33/67 - 37/69»37/70




174
Belki öğüt alıp dönersiniz diye ayetleri işte böyle etraflıca açıklıyoruz.

3/103 - 6/105 - 6/126 - 46/27




175
Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde ondan sıyrılıp şeytanın oyuncağı olan büsbütün sapıtıp azgınlardan olup çıkan kimsenin haberini de ilet.

14/22 - 34/20 - 47/24»47/25




176
Eğer isteseydik onu ayetlerimizle yüceltirdik. Fakat o dünyaya sarıldı heveslerine uydu ve hırsına mağlup oldu. İşte böylesinin durumu üstüne varsan da kendi haline bıraksan da hırlayıp dilini sarkıtan köpeğin durumuna benzer. Ayetlerimiz karşısında yalana sarılan toplumun durumu işte böyledir. Öyleyse sen bu kıssaları anlat, belki düşünüp öğüt alırlar.

7/36 - 10/7 - 25/43 - 45/23 - 45/34»45/35




177
Ne berbattır, ayetlerimiz karşısında yalana sarılan ve böylece kendilerine zulmedip yazık eden toplumun örneği!

6/21 - 7/36 - 7/182 - 11/24 - 45/21




178
Kimin rehberi Allah ise işte o doğru yolu bulmuştur ve O kimin de sapıklığını onaylamışsa işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

4/115 - 6/126 - 6/153 - 10/108 - 39/41




179
Andolsun ki, kalpleri olup da gerçeği anlamayan, gözleri olup da gerçeği görmeyen ve kulağı olup da gerçeği duymayan insan ve cinlerden çoğu cehennemi hak etmişlerdir. İşte onlar hayvanlar gibidir, hayır onlardan daha aşağıdırlar, çünkü onlar gerçeklerden habersizdirler.

8/22 - 6/110 - 7/171 - 22/46 - 25/44 - 32/13 - 47/12




180
En güzel isimler Allah’ındır. O’na o isimleri ile dua edin. O’nun isimleri konusunda sapanları bırakın. Nasıl olsa onlar zamanı geldiğinde yaptıklarının cezasını görecekler.

17/110 - 20/8 - 59/24




181
Yarattığımız insanlardan kimileri de vardır ki hakka ve hakikate yöneltirler ve bununla adaleti gerçekleştirirler.

3/21 - 4/58 - 4/135 - 7/159 - 16/90




182
Ayetlerimiz karşısında yalana sarılanları ise onları bilmedikleri bir yerden yavaş yavaş bitişe ve helake sürükleyeceğiz.

7/36 - 7/177 - 84/6




183
Ama onlara mühlet veriyorum, fakat vakti geldiğinde cezalandırmam çok çetin olacak.

16/61 - 18/58»18/59 - 35/45




184
Şimdi onlar arkadaşları (Muhammed’de) delilikten bir eser olmadığını hiç düşünmüyorlar mı? O ancak açıkça bir uyarıcıdır.

15/6 - 34/46 - 51/52 - 68/6




185
Onlar göklerin ve yerin yönetim sistemine ve Allah’ın yaratmasındaki özelliklere ve ecellerinin yaklaşmış olabilme ihtimaline bakmıyorlar mı? Artık bu haberden sonra daha hangi hadise inanacaklar?

6/2 - 7/34 - 10/49 - 45/6 - 52/34




186
Allah kimin sapıklığını onaylamışsa onu doğru yola getirecek yoktur. O, onları azgınlıkları içerisinde debelenmeye terk eder.

13/33 - 45/14




187
Sana o saatin bu dünyanın sonunun ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki: – Onun bilgisi sadece Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O göklerde ve yerde çok ağır bir olaydır ve o size ansızın gelecektir, Sanki sen onun bilgisini elde etmen mümkünmüş gibi sana soruyorlar. De ki: – Onun bilgisi sadece Allah’a mahsustur. Ama insanların çoğu bu gerçeği bilmez.

33/63 - 40/59 - 43/66 - 79/42




188
De ki: – Allah dilemedikçe benim kendim için bir fayda sağlamaya ve başıma gelecek belayı def etmeye gücüm yetmez. Eğer ben, bilmiş olsaydım, kendi hayrıma ne varsa temin ederdim de bana hiçbir sıkıntı dokunmazdı. Oysa ben inanmak isteyen bir toplum için sadece uyarıcı ve müjdeciyim.

6/50»6/51 - 25/56 - 33/45 - 35/24 - 48/8




189
O, sizi tek bir özden/candan yarattı, onun teskin olup huzur bulması için aynı özden/candan eşini var etti. Erkek eşine sarılınca kadın hafif bir yük yüklendi ve o yükü belirli bir süre taşıdı nihayet yükü ağırlaşınca her ikisi de Allah’a "Eğer bize sağlıklı bir evlat verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız" diye dua ettiler.

4/1 - 30/21 - 29/8 - 39/6 - 46/15




190
Allah da onlara sağlıklı bir evlat verince o çocuğun dünyaya gelmesinde, başka varlık ve kişileri pay sahibi yaptılar. Oysa Allah onların şirk koştukları şeylerden çok yücedir.

42/49»42/50




191
Yoksa onlar kendileri yaratılmış olup, hiçbir şey yaratamayanları şirk koşarak Allah’a ortak mı ediyorlar?

16/20 - 25/3 - 31/11 - 46/4»46/6




192
Oysa onlar kendilerine bile yardım edemezler. Kaldı ki onlara yardım etsinler.

7/197 - 19/81 - 36/74»36/75




193
Onları doğru yola çağırsanız da size uymazlar. Onlara yalvarsanız da sessiz kalsanız da sizin için bir şey değişmez.

35/13»35/14 - 46/4»46/6




194
Şüphesiz ki Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınız sizin gibi kullardır, eğer onların size yardım edeceğine dair iddianızda doğruysanız haydi çağırın da cevap versinler!

40/42»40/43




195
Onların yürüyebilecek ayakları mı, yoksa tutacakları elleri mi, yoksa görebilecek gözleri mi var, yoksa işitebilecek kulakları mı var? De ki: – Ortak koştuklarınızı yardıma çağırın sonra bana tuzaklarınızı kurun da bana hiç fırsat tanımayın.

8/30 - 13/42 - 52/42




196
–Benim velim ve yardımcım bu kitabı/Kuran’ı indiren Allah’tır. Zira O iyi kullarını korumaya devam eder.

2/257 - 42/9 - 42/45 - 47/11




197
Allah ile aranıza koyup dua ile yalvarıp yakardıklarınızın size yardım etmeye güçleri yetmez. Çünkü onlar kendilerine bile yardım edemezler.

27/62 - 39/38




198
Onları doğru yola çağırsanız da sizin çağrınızı işitmezler. Onları sana bakar görürsün fakat onlar göremezler.

2/170»2/171 - 7/195 - 31/7 - 45/7»45/8




199
Sen hoş görülü davran iyi ve güzel olanı tavsiye et ve kendini bilmezlere aldırış etme!

3/104 - 5/63 - 9/112 - 11/116




200
Şayet şeytan seni kışkırtıp kötü düşünce ve davranışa sürükleyecek olursa hemen Allah’a sığın. Zira O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

16/98»16/100 - 18/27 - 23/97»23/98 - 40/27 - 72/22




201
Sorumluluk bilincini kuşananlar şeytani bir kışkırtmaya maruz kaldıklarında hemen gerçeği düşünür ve basiretli davranırlar.

12/23 - 23/97»23/98




202
Zira onların şeytan/haktan uzaklaştıran kardeşleri onları azgınlığa sürüklemekten asla geri durmazlar.

2/168»2/169 - 24/21 - 35/6 - 38/82»38/83




203
Sen onlara istedikleri bir ayet getirmediğin zaman: – Onu kendin uyduruverseydin ya! Derler. De ki: – Ben, ancak Rabbimden bana vahyedilene uyarım, işte bu Kuran Rabbinizden bir bilinç kaynağı ve iman eden bir toplum için doğru yol kılavuzu ve rahmettir.

6/50»6/51 - 10/15»10/16 - 46/9




204
Öyleyse Kuran okunduğu zaman buna kulak verip dinleyin ve susun ki rahmete nail olabilesiniz.

41/26




205
Sen içten bir yalvarış ve derin bir ürperti ile sesini yükseltmeden sabah akşam her daim Rabbini an ve sakın gafillerden olma!

7/55 - 18/28




206
Şüphesiz ki Rabbine yakın olan varlıklar bile ona kullukta kibre kapılmazlar ve her daim O’nun emriyle hareket eder ve O’na saygıyla secdeye kapanırlar.

16/48»16/49 - 17/44 - 21/19 - 40/7»40/9 - 41/38

www.allahinhadisikuran.com - Kur'an - Allahın Hadisi