Kur'an - Allahın Hadisi logo

5. MAİDE Suresi , Medine'de Nazil Olan Bu Sure 120 Ayetten Oluşmaktadır.




1
Ey iman edenler, sözleşmelerinizin gereğini yerine getirin (1). Haram oldukları size bildirilecek olanlar dışındaki bütün hayvanlar size helaldir (2), bununla birlikte kara hayvanlarını ihramlı iken avlanmanız size helal değildir (3) . Allah, her şey için doğru karar verendir.

161/2»61/3 - 17/34 - 23/8 - 26/145 - 22/30 - 35/95




2
Ey iman edenler! Allah’ın dini sembollerine, dokunulmaz kutsal aya, hac kurbanlarına ve gerdanlık takılmış kurbanlık hayvanlara, Rablerinin lütfunu aramak/ticaret yapmak ve O'nun rızasına ulaşmak için Beyt-i Harama gelenlere saygısızlık etmeyin. (1) . İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi daha önce Mescid-i Haram’a girmenizi engellediği için bir topluma olan öfkeniz, onlara karşı saldırganlığa sebep olmasın. (3) . İyilik ve kötülüklerden korunma hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmayın.(4) Allah’tan korkun. Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.

122/27 - 24/135 - 35/8 - 44/85 - 4/114




3
Ölü hayvan eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş, süsülerek veya boynuzlanarak öldürülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmiş olanlar - ölmeden önce yetişip kuralına göre kestikleriniz hariç- ve dikili taşlar ve kutsananlar adına kesilen hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar dinden sapmadır (1) . Bugün kâfirler, sizin dininizden (Döneceğinizden) ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’dan razı oldum (2). Kim, açlık dolayısıyla zorda kalırsa, günaha düşmeye meyilli olmadan (Bu hayvanlardan yiyebilir.) Allah, bağışlayandır, merhametlidir.

12/173 - 6/145 - 16/115 - 26/115




4
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: “Temiz ve güzel olanlar size helal kılınmıştır (1). Allah’ın size öğrettiği bilgi sayesinde eğitip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların, sizin için yakalayıp size getirdiği hayvanları üzerine Allah’ın adını anarak yiyin (2). Allah’a karşı sorumlu olun, doğrusu Allah hesabı çok hızlı görendir.”

12/168 - 2/172 - 16/72 - 222/28 - 22/36




5
Bugün, size temiz ve hoş olanlar helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal, sizin yiyecekleriniz de onlara helal. Müminlerden olan hür ve iffetli kadınları ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden hür ve iffetli kadınları, mehirlerini verdiğiniz takdirde fuhuşa ve zinaya sapmamak ve gizli dost tutmamak şartıyla nikâhlamanız size helaldir. Kim de imanının gereğini yerine getirmezse onun amelleri boşa gider. O, ahirette de kaybedenlerdendir.

2/221 - 18/101»18/105 - 24/3




6
Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı, mesh edin topuklara kadar ayaklarınızı da. Eğer, cünüp iseniz, baştan ayağa temizlenin. Hasta veya yolculukta iseniz veya biriniz tuvaletten gelmiş yahut eşlerinizle temasta bulunmuş ve su bulamamış/suya ulaşamamış iseniz temiz bir yer/yüzey ile teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk çıkarmak istemez. Allah, sizi arındırmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki nimetlerin hakkını verirsiniz.

4/43 - 14/7




7
Allah’ın size lütfettiği onca nimetini ve “İşittik, itaat ettik” dediğinizde Allah’a verdiğiniz misak ile kendinizi bağladığınız o sözleşmenizi hatırlayın. Allah’a karşı sorumlu davranın, zira Allah, kalplerdeki en mahrem sırları bilendir.

7/172 - 13/20




8
Ey İman edenler! Allah için hak ve adaleti ayakta tutan şahitler olun. Bir topluma olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adil olun. Bu, sorumluluk bilincine en uygun davranıştır. Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tüm yaptıklarınızdan haberdardır.

3/21 - 4/58 - 5/42 - 6/152 - 7/29 - 16/90 - 70/33




9
Allah, iman edip imanına yaraşır güzel işler yapanlara hem bir bağışlama hem de büyük bir ödül olduğunu vaat etmiştir.

4/57 - 4/173 - 13/29 - [ayet]18/30-31[/ayet] - 29/7




10
Ama ayetlerimize inanmak istemeyen kâfirler ve ayetlerimize karşı yalana sarılanlar var ya, işte onlar yakıcı ateşin halkıdır.

6/33 - 23/105 - 27/84 - 46/26




11
Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki şu nimetini bir düşünün, hani bir topluluk size saldırıp ortadan kaldırmaya kalkışmıştı da Allah onlara mani olmuştu. Allah’a karşı gelmekten sakının. Öyleyse müminler, sadece Allah’a dayanıp güvensinler.

3/160 - 58/10 - 64/11




12
Allah, vaktiyle İsrailoğullarından kesin misak/söz almıştı. Onlardan, on iki temsilci görevlendirdik ve Allah dedi ki: “Ben sizinle beraberim; şayet namazı hakkıyla kılar, zekâtı verir, elçilerime inanır ve onları desteklerseniz ve Allah’ın hoşnutluğu için mallarınızı onun yolunda harcarsanız, kesinlikle sizin kötülüklerinizi örter ve sizi tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyarım. Bundan sonra da sizden kim bu vaadini çiğnerse, dosdoğru yoldan sapmış olur.”

3/52»3/53»3/54 - 5/70 - 61/14




13
Ve misaklarını bozdukları, kalplerini katılaştırdıkları, kelimelerin anlamlarını çarpıttıkları, üstelik kendilerine hatırlatılan gerçeklerden bir kısmını da unutup uygulamadıkları için onları lanetledik. İçlerinden pek azı dışında, onlardan hep hainlik görürsün. Ama sen yine de onları hoş gör ve onlara aldırma. Şüphesiz Allah, hoş görülü olanları sever.

5/41 - 57/16 - 59/19




14
“Biz Hıristiyanız/Nasarayız” diyenlerden kesin misak/söz almıştık. Ne yazık ki onlar da kendilerine hatırlatılan gerçekleri unutup uygulamadılar, bu yüzden içlerindeki düşmanlık ve kin kıyamete kadar devam edecek. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine bir bir haber verecektir.

61/14 - 5/47 - 42/10 - 18/49 - 58/6




15
Ey kitap ehli, kitapta olduğu halde gizlediğiniz şeylerin birçoğunu size beyan eden, birçoğunun da üzerinde durmayan elçimiz size geldi. Yani size, Allah’tan aydınlatıcı bir mesaj ve apaçık bir kitap/Kuran gelmiştir.

5/48»5/49 - 3/187 - 7/157




16
Allah, kendi rızasına talip olanları, bu kitap/Kuran vesilesiyle huzur ve mutluluğun yollarına ulaştıracak ve izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak ve böylece onları dosdoğru yoluna iletecektir.

3/162 - 4/174»4/175 - 17/9




17
Andolsun ki “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler düpedüz kâfir olmuşlardır. De ki: “Allah, Meryem oğlu Mesih’i, anasını ve yeryüzündeki bütün herkesi topyekûn yok etmeyi isteseydi, Allah’ın bu iradesine kim engel olabilirdi.” Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin mutlak hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini dilediği şekilde yaratır. Allah’ın her şeye gücü yeter.

5/73 - 43/85




18
Yahudi ve Hristiyanlar: “Biz, Allah’ın çocukları ve O'nun sevgilileriyiz.” dediler. De ki: “Öyleyse, günahlarınız sebebiyle Allah, sizi niye cezalandırıyor?” Hayır, siz de Allah’ın yarattığı bir beşersiniz. Allah, hak edeni bağışlar, hak edene de azap eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin tüm hâkimiyeti Allah’ındır. Önünde sonunda dönüş de O’nadır.

41/6 - 62/6




19
Ey kitap ehli! Elçilerin arası kesildi, bize müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi diye bir mazerete sığınmamanız için işte size gerçekleri beyan eden elçimiz yani uyarıcı ve müjdeci bir elçi gelmiştir. Zira Allah, her şeye bir ölçü koyandır.

6/156»6/157 - 35/42 - 39/71




20
Hani Musa kavmine demişti ki: “Ey kavmim, Allah’ın size lütfettiği onca nimetini hatırlayın, hani içinizden nebiler çıkarmış ve sizi hükümdarlar yapmış, ve toplumlardan kimseye vermediği nimeti size vermişti.”

2/49 - 28/4 - 14/6




21
“Ey kavmim, Allah’ın yazdığı şu kutsal topraklara girip yerleşin. Geri dönüp kaçmayın yoksa hüsrana uğrayanlar olarak alaşağı edilirsiniz.”

24/55




22
Onlar da: “Ey Musa, orada karşı konulmaz zorba bir toplum var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyeceğiz. Eğer orayı terk ederlerse, ancak o zaman gireriz.” demişlerdi.

3/160 - 5/11




23
Düşmandan korkan kişiler arasında bulunan, Allah’a iman eden cesaretli iki adam: “Üstlerine ön kapıdan saldırıp şehrin ana kapısını tutun, zira oradan girerseniz, muhakkak galip gelirsiniz. Eğer, müminler iseniz Allah’a güvenin.” demişlerdi.

3/160




24
Onlar da: “Ey Musa, onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin, gidip onlarla savaşın. İşte biz burada oturacağız.” demişlerdi.

2/190 - 47/4




25
Musa: “Rabbim, ben, kendimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. Artık bizimle, bu yoldan çıkmış fasık toplumun arasını ayır.” dedi.

10/88»10/89




26
Allah da Musa’ya: “Onlar, kırk yıl boyunca o topraklara girmekten mahrum kalacaklar, çölde başıboş ve şaşkın şaşkın dolaşıp duracaklar. Sen, yoldan çıkmış fasık bir toplum için üzülme!” dedi.

9/24 - 32/18»32/20




27
Ve sen onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek bir amaç için anlat. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birinin ki kabul edilmiş, diğerinin ki edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen): “Kesinlikle seni öldüreceğim!” dedi. Diğeri: “Allah, ancak sorumlu davrananlardan kabul eder.” Dedi.

2/178 - 5/32




28
“Sen beni öldürmeye kalkışsan bile, ben seni öldürmeye teşebbüs etmeyeceğim. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”

4/29 - 25/68




29
“Dilerim ki hem beni öldürmenin günahını hem de kendi günahını yüklenirsin de cehennemi boylarsın! İşte zalimlerin cezası budur.” dedi.

4/85 - 16/25




30
Nihayet, kıskançlık duygusuna yenik düşüp onu öldürdü ve böylece kaybedenlerden oldu.

25/68»25/70




31
Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, ona toprağı eşeleyen bir karga gönderdi. “Bana yazıklar olsun. Kardeşimin ölüsünü gömmek için bu karga kadar bile olamadım.” dedi ve pişman olanlardan oldu.

6/31 - 39/56




32
İşte bunun için İsrailoğullarına biz şöyle emretmiştik: “Kim bir cinayet veya yeryüzünde fitne ve fesat karşılığında olmaksızın bir cana kıyarsa, bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın hayatını kurtarır veya korursa; bütün insanlığı diriltmiş gibi olur.” Şüphesiz ki elçilerimiz, onlara hakikatin bütün delilleriyle gelmiş, buna rağmen onlardan çoğu bundan sonra yeryüzünde azgınlık ve taşkınlık yapmaya devam etmişlerdi.

10/13»10/14 - 39/71




33
Allah’a ve Allah’ın mesajını tebliğ eden elçisine karşı savaş açanların ve ülkede terör ve anarşi yoluyla fesat çıkaranların cezası; öldürülmek veya bütün haklarından mahrum etmek ve yerlerinden sürgün edilmektir. Bu, onların sadece dünyadaki zilletidir. Ahirette ise onları daha büyük bir azap beklemektedir.

7/85 - 47/22




34
Ancak siz, onları yakalamadan önce pişman olup tövbe eden/yanlıştan dönüş yapanlar bunun dışındadır. Biliniz ki bu durumda, Allah da bağışlayan ve merhamet edendir.

25/68»25/69»25/70




35
Ey İman edenler! Allah’a karşı sorumlu davranın, O’nun rızasını kazanmaya yarayacak işler yaparak O’na ulaşmaya bir vesile arayın ve O’nun yolunda çaba gösterin ki kurtuluşa eresiniz.

13/29 - 29/6 - 34/37




36
Doğrusu, yeryüzünde olanların hepsi ve onunla beraber bir misli daha kâfirlerin olsa kıyamet gününün azabından kurtulmak için onu, fidye olarak vermek isterler ama onlardan asla kabul edilmez. Onlara, acı verici bir azap vardır.

6/70 - 13/18 - 39/47




37
Onlar ateşten çıkmak isterler, ama oradan çıkamazlar. Onlara, sürekli azap vardır.

32/20 - 23/107»23/108 - 43/74»43/77




38
Erkek hırsız ve kadın hırsızın yaptıklarına karşılık, ibretlik ceza olması için ellerini hırsızlıktan kesin. Allah güçlüdür, doğru karar verendir.

12/70»12/77




39
Kim de hırsızlık yaptıktan sonra pişman olup tövbe eder ve halini düzeltirse, şüphesiz Allah’ta bağışlayandır, merhamet edendir.

20/82 - 25/70»25/71




40
Bilmez misin ki göklerin ve yerin hâkimiyeti, yalnızca Allah’a aittir? Allah, hak edeni cezalandırır, hak edeni de bağışlar. Zira Allah, her şeye bir ölçü koyandır.

14/2 - 18/26 - 53/31




41
Ey elçi, kalpleri inanmadığı halde, ağızlarıyla “İman ettik” diyenler ile sana gelmeyen diğer bir toplum adına casusluk yapmak ve senin adına yalan uydurmak için seni dinlemeye gelen Yahudiler, kâfirlikte birbirleriyle yarışıyor olmaları seni üzmesin. Onlar, kelimeleri asıl bağlamından kopararak anlamını çarpıtırlar ve “Eğer size, şu fetva verilirse onu alın ama o fetva verilmezse ondan uzak durun” derler. Kalplerini arındırmak istemeyeni, Allah imtihan ederse senin yapacağın bir şey yoktur. Onların hakkı dünyada rezil rüsva olmak, ahirette ise korkunç bir azaba çarptırılmaktır.

5/13 - 41/40




42
Onlar, yalana bolca kulak verenler, haram yemeye de pek düşkün olanlardır. Eğer onlar, sana bir dava için başvururlarsa; ister aralarında hüküm ver, istersen hüküm verme! Onların davasına bakmazsan, sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Eğer hüküm verecek olursan aralarında adaletle hükmet! Zira Allah, adaleti gerçekleştirenleri sever.

3/21 - 4/58 - 5/8 - 6/152 - 7/29 - 16/90 - 70/33




43
Allah’ın, o hükmünün yer aldığı Tevrat ellerinde iken nasıl oluyor da senin hakemliğine başvuruyorlar. Sonra da o hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar, (Kendi kitaplarına bile) iman etmiş değiller.

24/47




44
Hiç şüphe yok ki, içinde rehberlik ve ışık bulunan Tevrat’ı biz indirdik (1). Allah’a teslim olmuş nebiler, Yahudilere onunla hüküm vermişlerdi (2), Rabbe adanmış olan bilginler ve din adamları da Allah’ın kitabında olan ile hükmederlerdi. Hala onlar buna şahittirler. O halde insanlardan korkmayın, sadece benden korkun (3). Ayetlerimi, az bir bedelle değiştirmeyin (4). Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir (5).

13/3»3/4 - 14/5 - 241/43 - 42/13 - 333/39 - 42/174»2/175 - 3/199 - 55/43




45
Onlara o kitapta şunları farz kıldık; cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda da eşdeğer bir ceza. Kim hakkından vazgeçerse, bu onun günahlarına kefaret olur. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar yanlışta ısrar eden zalimlerin ta kendileridir.

2/178 - 16/126




46
Ve onların ardından, Meryem oğlu İsa’yı kendinden önce gelen Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderdik. Yine biz, ona yol gösterici ve aydınlatıcı olan ve elindeki Tevrat’ı tasdik edici ve sakınanlar için yol gösterici ve öğüt olan İncil’i verdik.

61/6




47
Kendilerine İncil verilenler, Allah’ın onda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler, işte onlar yoldan çıkan fasıkların ta kendileridir.

5/46»5/47




48
Biz de sana, kendisinden önce gelen vahiylerden hakikatleri tasdik edici ve onlardaki doğruları yanlışlardan ayırt edici olarak bu Kuran’ı hak ile indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdikleri ile hükmet (1), hakikat sana geldikten sonra onların arzularına uyma (2), sizin her biriniz için bir şeriat ve yöntem belirledik. Eğer Allah dileseydi, sizin hepinizi tek bir ümmet yapardı (3). Fakat size verdikleriyle sizi denemek için (4). Öyleyse hayırlarda yarışın (5), sonunda dönüşünüz Allah'adır (6). Allah da size hakkında ihtilaf ettiğiniz şeyleri bir bir haber verecek (7).

14/105 - 5/49 - 22/120 - 2/145 - 5/49 - 316/93- 411/7 - 67/2 - 52/148 - 3/114 - 23/61 - 624/64 - 718/49 - 58/6




49
Şu hâlde, Allah'ın indirdiği Kuran ile aralarında hükmet (1), onların keyfi arzu ve heveslerine uyma (2)! Onların, Allah'ın sana indirdiği Kuran'ın bir kısmından seni yanıltmalarından sakın (3). Eğer yüz çevirecek olurlarsa bil ki, Allah onları bir kısım günahları yüzünden cezalandırmak istiyor (4). Zira insanların çoğu fasık/yoldan çıkmıştır (5).

114/105 - 25/48 - 2/120 -2/145 328/87 - 34/5 - 34/38 - 43/178 - 59/8 - 13/1 - 43/78




50
Yoksa onlar, cahiliye döneminin hükmünü mü istiyorlar? Gerçek iman sahibi bir toplum için, Allah’tan daha iyi hüküm sahibi kim vardır?

5/120 - 10/109 - 34/26 - 95/8




51
Ey İman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları evliya/dost ve ortaklar edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudur. Sizden kim onları dost ve ortaklar edinirse, o da onlardandır. Allah, Yahudi ve Hıristiyanları dost ve müttefik edinenleri amaçlarına ulaştırmaz.

3/28 - 4/144 - 5/57 - 60/1




52
Kalplerinde hastalık olanların: “İşlerin ters gidip, başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz.” diyerek onların çıkarları için koşuşturduklarını görürsün. Belki Allah, bir zafer verir veya katından bir talimat gelirse, içlerinde gizlediklerinden dolayı vicdan azabı çekmeye başlarlar.

3/7 - 3/28 - 24/50




53
İman edenler; “Sizinle beraber olacaklarına dair, var güçleriyle Allah’a yemin edenler bunlar mı?” derler, onların bütün çabaları boşa gitmiş ve sonuçta kaybeden onlar olmuştur.

47/1- 47/28




54
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (1) bilsin ki Allah, onların yerine öyle bir toplum getirir ki; Allah onları sever, onlar da Allah’ı. Müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu davranırlar, Allah yolunda tüm gayretlerini sarf ederler ve hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın hak edene verdiği lütfudur. Allah ikramı geniş olandır ve her şeyi bilendir. (2).

13/86»3/106 - 63/3 - 24/133 - 14/19




55
Sizin gerçek veliniz Allah, O’nun elçisi, namaz kılan, zekât veren ve O’nun emirlerine boyun eğen müminlerdir.

8/72 - 9/71




56
Kim, Allah’a, Allah’ın mesajını tebliğ eden elçisine ve müminlere düşman olursa bilsin ki Allah’ın taraftarları galip gelecek olanlar işte bunlardır.

3/160 - 28/35




57
Ey iman edenler! Gerek ehli kitaptan ve gerekse bu vahye inanmayan kâfirlerden dininizi alaya ve eğlenceye alanları, dost ve müttefik edinmeyin. Eğer kendi değerlerinize inanıp güveniyorsanız Allah’a karşı sorumlu davranın.

3/28 - 4/144 - 5/51 - 60/1




58
Siz birbirinizi namaza çağırdığınızda, onu alaya ve eğlenceye alırlar. Bu, onların aklını kullanmayan bir toplum olmasındandır.

4/142 - 9/54




59
De ki: “Ey kitap ehli! Siz sadece biz Allah’a, bize indirilen Kuran’a ve daha önce indirilenlere inandığımız için mi bizden nefret ediyorsunuz?(1). Şüphe yok ki çoğunuz yoldan çıkmış fasık durumundasınız (2).

122/2 - 39/45 - 25/49 - 9/8 - 13/1 - 43/78




60
De ki; “Size Allah katında bundan daha beter bir cezayı hak edenleri ve Allah’ın lanetine ve gazabına uğrayacakları haber vereyim mi? onlar maymunlar gibi şımarır, domuzlar gibi davranırlar ve tağuta kulluk ederler. İşte onlar, Allah katında yeri en kötü olan ve doğru yoldan en fazla sapmış olanlardır.”

1/6 - 7/166




61
Onlar size geldiklerinde: “İman ettik.” derler, oysa sizin yanınıza kâfir olarak girmiş ve yine kâfir olarak çıkmışlardır. Gizlemekte olduklarını Allah daha iyi bilir.

24/47 - 67/13




62
Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta ve haram yemekte birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yaptıkları şey ne kötüdür!

5/80




63
Hâlbuki Rabbe adananlar ve bilginlerin onları günahkârca söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür.

5/79 - 11/116




64
Yahudiler: “Allah cimrileşti.” dediler. Hay elleri bağlanasıcalar. Böyle dedikleri için lanet olsun onlara. Oysa Allah’ın cömertliği sınırsız ve nimetleri sonsuzdur, nasıl dilerse öyle sarf eder (1). Elbette Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır(2). Onların arasındaki düşmanlık ve kin kıyamete kadar sürecektir. Savaş ateşini ne zaman körükleseler Allah onu söndürür. Ülkede fesat çıkarmak için yarışırlar (3). Ama Allah, bozguncuları sevmez(4).

13/181 - 217/41 - 17/82 - 22/72 - 39/45 - 32/231 - 47/55 - 8/58 - 28/76 - 42/40




65
Kitap ehli; inanıp güvenseler ve sorumlu davransalardı, onların günahlarını silip affeder ve onları nimetlerle dolu cennetlere koyardık.

2/62 - 3/113»3/114»3/115 - 22/17




66
Yine onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran’ı gereğince uygulasalardı nimetler içinde yüzerlerdi (1). İçlerinden itidalli ve ölçülü olan ve söz dinleyen kimseler de vardır (2) fakat onların çoğunun yaptıkları ne kötüdür?

15/68 - 42/13 - 231/32 - 3/113/113»3/114 - 25/44




67
Ey Elçi! Rabbinden sana indirilen Kuran’ı aynen beyan et! Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını tebliğ/iletme elçilik görevini yapmamış olursun. (1). Çünkü Allah, seni kâfir insanlardan koruyacaktır (2). Zira Allah, bu kâfirler toplumunu hedefine ulaştırmaz(3).

111/12 - 13/40 - 24/54 - 24/113 - 38/30 - 10/103 - 30/47




68
De ki; “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size son indirilen Kuran’ı uygulamadıkça hiçbir değeriniz yoktur(1). Andolsun ki Rabbinden sana indirilen Kuran, onlardan çoğunun azgınlık ve inkârını artıracaktır (2). O halde o kâfirler toplumu için üzülme (3).

15/66 - 217/41 - 17/82 - 22/72 - 39/45 - 318/6 - 26/3 - 35/8




69
Bu vahye iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan kim Allah’a, ahiret gününe iman eder ve imanına yaraşır doğru ve güzel işler yaparsa, onlara azap korkusu yoktur ve üzülmeyeceklerdir.

2/62 - 3/113 - 6/48 - 7/35




70
Vaktiyle biz İsrailoğullarından misak/söz almış ve onlara elçiler göndermiştik. Elçiler, onların arzu ve heveslerine uymayan mesajla geldiğinde onların bir kısmını yalancılıkla suçladılar, bir kısmını da öldürdüler.

5/12




71
Onlar, başlarına bir felaket gelmeyeceğini zannederek, ilahi uyarılara kör ve sağır davrandılar. Sonra Allah, onların tövbesini kabul etti. Daha sonra yine onların çoğu ilahi hakikatlere kör ve sağır davrandılar. Hâlbuki Allah, yaptıklarını çok iyi görmektedir.

3/105»3/106




72
Şüphesiz, “Allah, Meryem’in oğlu Mesih’tir!” diyenler düpedüz kâfir olmuştur. Oysa Mesih onlara şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Hem benim Rabbim hem de sizin Rabbiniz/sahibiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, kesinlikle Allah, ona cenneti haram kılar, artık onun varacağı yer ateştir. Zira Allah’a şirk koşan zalimlere hiçbir yardımcı yoktur.

5/73 - 5/116»5/117




73
Şüphesiz, “Allah, üçün üçüncüsüdür.” diyenler de düpedüz kâfir olmuşlardır. Oysa bir tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer bu söylemlerine bir son vermezlerse, onlardan küfredenlere kesinlikle acıklı bir azap dokunacaktır.

4/171 - 5/72 - 16/51




74
Onlar hala Allah’a tövbe ile yönelip af dilemezler mi? Hâlbuki Allah, çok bağışlayandır ve merhamet edendir.

11/2»11/3 - 25/70 - 39/53




75
Meryem oğlu Mesih, sadece bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Onun annesi de özü sözü doğru, iffetli bir kadındır. Her ikisi de diğer ölümlü insanlar gibi bildik gıdalarla beslenirlerdi. Bak, biz onlara gerçeği bildiren ayetleri nasıl da açıklıyoruz! Sonra bak, nasıl hakikati ters yüz ediyorlar!

3/144 - 4/163»4/165 - 40/78




76
De ki: “Siz Allah ile aranıza koyup, size zararı da yararı da dokunması mümkün olmayan birine mi kulluk ediyorsunuz? Oysa Allah, her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.”

3/79»3/80 - 10/18 - 46/4»46/6




77
De ki: “Ey Kitap ehli! İnanç sisteminizde haksız olarak aşırı gitmeyin. Daha önce doğru yoldan sapmış ve birçoklarını saptırmış olan ve şimdi de doğru yoldan büsbütün sapmış durumda bulunan kişilerin heveslerine ve sapık inançlarına uymayın.

4/171 - 6/153 - 7/3 - 16/90




78
İsrailoğullarından kâfir olanlar, Davud’un ve Meryem oğlu İsa’nın dili ile lanetlendiler. Bu, onların isyan etmeleri ve haddi aşmalarındandı.

10/88 - 71/24




79
Çünkü onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmıyorlardı. Ne fena işler yapıyorlardı öyle!

5/63 - 11/116




80
Onlardan çoğunun, kâfirleri dost ve müttefik edindiklerini görürsün, benlikleri kendilerine ne kötü işler yaptırıyor öyle! Onun için onlar, Allah’ın hışmına uğramışlardır ve onlar azaba mahkûmdurlar.

4/139 - 35/10




81
Eğer onlar Allah’a, Nebi’ye ve sana indirilen Kuran’a iman etmiş olsalardı, onları dost ve sırdaş edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış fasıklardır.

4/144




82
İman edenlere düşmanlıkta, insanların içinde en şiddetlisi olarak Yahudileri ve şirk koşanları bulursun. İman edenlere sevgice en yakın olarak da: “Biz, Nasarayız (İsa’ya Allah yolunda yardımcılarız)” diyenleri bulursun. Bu, onların arasında (Bu mesaj/Kuran’a karşı) büyüklük taslamayan bilginler ve rahipler bulunmasındandır.

3/113 - 28/53»28/55




83
Onların, elçiye indirilen ayetleri işittiklerinde, gerçeği kavramalarından dolayı gözlerinden yaşlar aktığını görürsün: “Rabbimiz, iman ettik, bizi hakikate şahit olanlarla birlikte yaz!” derler.

7/156 - 21/94




84
“Ve Rabbimizin, bizi güzel kullarının arasına katmasını arzularken neden Allah’a ve bize gelen hakikate Kuran’a iman etmeyelim ki?”

61/14




85
Bu sözlerine karşılık olarak Allah, onları tabanından ırmakların çağladığı ve içinde kalacakları cennetlerle ödüllendirmiştir. İşte iyi kimselerin mükâfatı budur.

3/195




86
Ayetlerimize inanmayan ve ayetlerimize karşı yalana sarılanlar; işte onlar yakıcı ateşi boylayacaklar.

39/71




87
Ey iman edenler, Allah’ın size helal kıldığı temiz ve güzel şeyleri kendinize haram kılmayın. (Haram ve helal koyarak) Allah’ın koyduğu sınırları çiğnemeyin. Zira Allah, sınırları çiğneyenleri sevmez.

6/145 - 16/116




88
Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yararlanın. Ve kendisine inanıp güvendiğiniz Allah’a karşı sorumlu olun.

16/114




89
Allah, düşüncesizce ettiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutmaz ama bilinçli olarak yaptığınız yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yemini bozmanın keffâreti, kendi ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak veya giydirmek ya da bir köleyi özgürlüğe kavuşturmaktır. Bunları yapmaya imkân bulamayan da üç gün oruç tutar. Bu bozduğunuz yeminlerin keffâretidir. Öyleyse yeminlerinize sadık olun. Şükredesiniz diye Allah, ayetlerini işte böyle açıklıyor.

2/224 - 16/94 - 66/2




90
Ey iman edenler! Sarhoş edici her türlü içki/aklı örten, kumar ve şans oyunları, tapınmak için dikilmiş taşlar, fal ve kehanet aletleri şeytan işi birer pisliktir. Bütün bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.

2/219 - 4/43




91
Şeytan, içki/aklı örten ve kumar ile sadece aranıza düşmanlık ve nefret tohumları saçmak ve sizi, Allah’ın zikri Kuran’dan ve namazdan alıkoymak istiyor. Öyleyse artık bunlardan vaz geçeceksiniz değil mi?

11/14




92
O halde Allah’a itaat edin, Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçiye itaat edin ve günahlardan sakının. Eğer, yüz çevirirseniz biliniz ki elçimize düşen sadece açıkça tebliğ etmektir.

24/54




93
İman edip, imanın gereği güzel işler yapanlara; günahlardan sakınarak, imanda sebat edip doğru ve güzel işler yapmaya devam ettikleri müddetçe, geçmişte içki içme ve kumar geliri yemelerinden dolayı bir sorumluluk yoktur. Sonra sorumlu davranır ve iman eder ve de sakınarak iyilik yaparsa işte Allah, böyle iyilik edenleri sever.

20/82




94
Ey İman edenler! Allah, görmediği halde kendisinden korkanları açığa çıkarmak için ellerinizle ve mızraklarınızla avlayabileceğiniz yakınlıktaki av hayvanlarıyla, sizi mutlaka sınayacaktır. Artık kim bundan sonra sınırları çiğnerse onun için acıklı bir azap vardır.

5/1




95
Ey İman edenler! İhramlı iken av hayvanını öldürmeyin. Sizden kim bu yasağı bilerek onu öldürürse, onun cezası, içinizden adil iki kişinin belirlediği evcil hayvanı Kâbe’ye ulaştırarak kurban etmektir. Ya da buna denk bir miktarda yoksulları doyurmaktır veya buna denk bir oruç tutmaktır ki işlediği günahın cezasını böylece çekmiş olsun. Allah, geçmişte yapılanları affetmiştir. Fakat her kim bir daha bu suçları işlerse Allah ona yaptığının acısını tattırır. Çünkü Allah, güçlüdür ve hak edeni cezalandırandır.

5/89 - 66/2




96
Hem sizin hem de yolculuk yapanların yararlanması için, suda yaşayan hayvanların avlanması ve yenmesi size helal kılınmıştır. İhramlı olduğunuz müddetçe kara hayvanlarını avlamak da size haram kılınmıştır. Huzurunda toplanacağınız Allah’a saygılı olun.

16/14 - 35/12




97
Allah, Beyt-ül Haram olan Kâbe’yi, dokunulmaz ayı, (Savaşın yasak olduğu haram aylar) gerdanlıklı ve gerdanlıksız kurban hayvanlarını, dini semboller ve ticari hayatın canlanması için vesile kıldı. İşte bu, Allah’ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah’ın her şeyi bilen olduğunu anlamanız içindir.

2/194 - 2/217 - 9/5 - 9/36




98
Biliniz ki Allah hem cezalandırması çok şiddetli olandır hem de çok bağışlayıcı ve merhamet edendir.

39/53




99
Elçiye düşen ancak apaçık tebliğdir (1). Zira Allah, açığa vurduklarınızı da içinizde gizlediklerinizi de bilir (2).

124/54 - 42/48 - 64/12 - 211/5 - 57/6 - 67/13




100
De ki: “Kötü ve çirkin şeylerin çokluğu seni şaşırtsa da kötü/haram ile temiz/helal asla bir değildir. Ey akıl sahipleri! Allah’ın koyduğu sınırlara riayet edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

6/116 - 8/37




101
Ey İman edenler! Açıklandığı zaman hoşunuza gitmeyecek şeyleri sorup durmayın. Eğer Kuran inerken onları sorarsanız, onlar size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah, sizi onlardan muaf tutmuştur. Zira Allah, çok bağışlayandır ve hemen cezalandırmayandır.

43/44




102
Sizden önce gelen kimi insanlar yerli yersiz birtakım sorular sordular. Sonra da onun gereğini yapmayarak kâfir oldular.

58/5 - 62/5




103
Allah ne bahîre ne sâibe ne vasîle ve ne de hâm (Diye bazı hayvanlara) kutsallık vermedi (1). Fakat küfredenler bu sapık inançlarını Allah’a isnat ederek iftira ediyorlar (2). Onların çoğu akıllarını kullanmıyorlar (3).

153/19»53/23 - 210/17 - 13/33 - 321/10 - 10/100




104
Onlara: “Allah’ın indirdiği Kuran’a ve Allah’ın mesajını tebliğ eden elçiye gelin.” Denildiğinde, onlar “Hayır biz atalarımızın bize bıraktığı geleneğe uyarız, o bize yeter!” derler. Peki ya ataları, hakikati bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler iseler?

2/170 - 24/47»24/52 - 31/20 - 43/21




105
Ey iman edenler! Her şeyden önce siz, kendi sorumluluklarınızı yerine getirin. Zira siz doğru yoldaysanız, sapıtan kimse size zarar veremez (1). Nihayetinde hepinizin dönüşü Allah’adır. O yapmakta olduklarınızı size bir bir haber verecektir (2).

13/11 - 3/120 - 5/11 - 64/11 - 224/64




106
Ey iman edenler! İçinizden birinin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet esnasında aranızdan dürüst iki kişiyi şahit tutun. Eğer yolculukta iseniz ve ölüm emareleri gelip çattıysa; sizden olmayan iki kişinin şahitliğine başvurun. Şayet onların dürüst davranmayacağından şüphe ederseniz, namazdan sonra onları alıkoyarak onlara şöyle yemin ettirin; “Allah’a andolsun ki akrabanın hatırına bile olsa, yemini hiçbir menfaat karşılığı satmayacağız. Allah’ın bildiğini hiçbir durumda gizlemeyeceğiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz.”

2/282 - 24/2»24/6




107
Eğer o iki şahidin yalan söyledikleri ortaya çıkarsa, hak kaybına uğrayanın tarafından iki kişi, onların yerine geçerek Allah’a yemin ederler ve derler ki; “Bizim şahitliğimiz, onların şahitliğinden daha doğrudur. Çünkü biz hak ve adaletten sapmadık, aksi halde hakka tecavüz eden zalimlerden oluruz.”



108
İşte bu uygulama, şahitlerin şahitliğini doğru bir şekilde ifa etmelerini ya da yeminlerinin başkalarına ait yeminlerle yalanlanacağı korkusuyla, yalancı şahitlikten sakınmalarını sağlar. Öyleyse Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve onu can kulağıyla dinleyin. Zira Allah, sözünde durmayan yoldan çıkan fasık toplumu hedefine ulaştırmaz.

4/135




109
O gün Allah, bütün elçileri bir araya toplayacak ve onlara diyecek ki; “İlettiğiniz mesaja ne cevap verildi?” Onlar; “Bizim hiçbir bilgimiz yoktur, bilinmeyenleri en iyi bilen sadece sensin!” diyecekler.

7/6




110
İşte o gün Allah diyecek ki: “Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene verdiğim nimetimi bir düşün! Seni, Kutsal Ruh (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana, kitabı ve hikmeti, (Onu kavrama ve hayata taşımayı) özellikle Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznim ile çamurdan kuş heykeli yapmış, sonra da ona üflemiştin de o da benim iznim ile kuş olup uçuvermişti. Yine benim iznim ile körleri ve cüzzamlıları iyileştirmiş, iznimle ölüleri diriltmiştin. Hani sen İsrailoğullarına hakikatin bütün delilleri ile geldiğinde, onlardan kâfir olanlar “Bu düpedüz sihirden başka bir şey değildir!” demişlerdi de onların sana zarar vermelerini engellemiştim.

2/87 - 3/48 - 5/11




111
Ve hani havarilere: “Bana ve Resulüme iman edip güvenin.” diye emretmiştim. Onlar da: “İman ettik, bizim Müslüman olduğumuza şahit ol!” demişlerdi.

3/52 - 61/14




112
Yine o zaman havariler: “Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize, gökten bir sofra indirebilir mi? (Rabbinden bunu isteyebilir misin)” dediklerinde İsa: “Eğer mümin iseniz Allah’tan korkun!” demişti.

5/113»5/114




113
Havariler ise: “Ondan yemek istiyoruz. Böylece kalplerimiz mutmain olsun ve bize hakikati söylediğini bilelim ve buna tanıklık etmiş olalım.” demişlerdi.

5/112 - 5/114




114
Meryem oğlu İsa da şöyle yalvarmıştı: “Ey Allah’ım! Rabbimiz, gökten bize bir sofra indir. Bu sofra hem bizim için hem de evvelimiz ve ahirimiz için bir bayram ve sevinç ve senin sonsuz kudretinin bir işareti olsun. Bize bu rızkı lütfet. Zira sen, rızık verenlerin en hayırlısısın.

34/39




115
Allah’ta buyurdu ki: “Ben, onu size indiririm elbet; fakat bundan sonra sizden kim bu nimete nankörlük ederse, ben onu toplumlardan hiç kimseye reva görmediğim bir azaba çarptırırım.

5/112»5/114 - 16/112




116
Allah: “Ey Meryem oğlu İsa, 'Allah ile aranıza koyup beni ve annemi de ilah edinin.' diye insanlara sen mi söyledin?” dediği zaman, İsa şöyle cevap verir: “Hâşâ Rabbim, seni tenzih ederim. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Bunu söylemiş olsaydım, sen mutlaka bilirdin. Zira sen, benim içimi dışımı bilirsin ama ben senin zatının sırrını bilemem. Şüphesiz ki tüm bilinmeyenleri bilen sensin, yalnız sen.”

5/109 - 7/6




117
“Sen bana neyi emrettiysen, ben onlara onu söyledim. 'Sizin de benimde Rabbimiz/sahibimiz olan yalnız Allah’a kulluk edin.' dedim. Ben aralarında bulunduğum sürece, onların yaptığını görüyor ve biliyordum ama sen beni vefat ettirip canımı aldıktan sonra, onların neler yaptığını bilen ve gören sensin. Zira her şeye ta başından beri şahit olan sadece sensin.”

5/109




118
“Eğer onlara azap edersen, onlar şüphesiz senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, şüphesiz üstün ve yüce olan ve her şeyi yerli yerince yapan sensin.”



119
O gün Allah ise şöyle diyecek; “İşte bugün, iman ve itaat sözüne sadakat gösterenlerin, sadakatlerinin hayrını göreceği gündür. Onlara, içinde ebedi kalacakları ve tabanından ırmakların çağladığı cennetler vardır.” Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu, muhteşem bir kurtuluştur.

58/22 - 98/8




120
Göklerin, yerin ve içindekilerin hükümranlığı Allah’a aittir. O’nun gücü her şeye yeter.

2/155 - 5/50 - 14/2 - 67/1

www.allahinhadisikuran.com - Kur'an - Allahın Hadisi