1
|
Bütün övgüler göklerde ve yerde bulunan her şeyin gerçek sahibi olan Allah’a mahsustur. Ahirette de tüm övgüler O’na mahsus olacaktır. Zira O’dur her hükmü doğru olan ve her şeyden haberdar olan.
2/116 - 10/66 - 16/52
|
2
|
Çünkü O, toprağa giren, topraktan çıkan, gökten inen ve göğe yükselen ne varsa hepsini bilir. O’dur sonsuz rahmet kaynağı ve eşsiz bağışlayıcı olan.
10/31 - 32/5 - 57/4
|
3
|
O saat bu dünyanın sonunun geleceği gerçeğine inanmayan kâfirler dediler ki:
– Başımıza o saat falan gelmeyecek. Onlara de ki:
– Hayır! Tüm geleceği bilen Rabbime andolsun ki o saat mutlaka başınıza gelecektir. Zira göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile onun bilgisi dışında değildir. İster bundan daha küçük olsun isterse daha büyük hepsi apaçık bir yasayla kayıt altındadır.
18/36 - 27/4 - 40/59 - 18/49 - 58/6
|
4
|
Ki böylece Allah iman edip doğru ve güzel işler yapanları ödüllendirsin. İşte bunları sınırsız bir bağış ve tarifsiz güzellikte bir rızık beklemektedir.
4/173 - 16/97 - 29/7
|
5
|
Ayetlerimizi geçersiz kılmak için gayret gösterenlere gelince işte onlar için de can yakıcı ve kötü bir azap vardır.
5/49 - 22/51 - 34/38
|
6
|
Kendilerine gelen hakikati anlayıp kavrayanlar, sana Rabbinden indirilen bu Kuran’ın hak bir kitap olduğunu ve insanlara, mutlak üstün ve bütün övgülere layık olan Allah’ın yolunu gösterdiğini bilmektedirler.
2/121 - 22/54 - 30/56
|
7
|
Gerçekleri örtbas eden kâfirler:
– Size, paramparça olup dağıldıktan sonra yeniden diriltileceğinizi iddia eden bir adam gösterelim mi? diyorlar.
23/37 - 32/10 - 46/17
|
8
|
O, bu iddiayı uydurup Allah’a iftira mı atmaktadır, yoksa cinlerle ilişkisi olan bir deli midir? Hayır! Asıl iftiracı ve deli olanlar, ahirete inanmayarak ıstırap ve sapkınlık batağına gömülenlerdir.
38/4 - 68/5»68/6
|
9
|
Peki onlar göğün ve yerin her bir yandan kendilerini çepeçevre kuşattığını görmüyorlar mı? Eğer biz dilersek onları yerin dibine geçirir veya gökten başlarına taş yağdırırız. Şüphesiz bunda, Allah’a tüm benliği ile yönelmiş her kul için alınacak bir ders vardır.
8/32 - 52/44
|
10
|
Andolsun ki biz Davud’a vahiy ve hükümdarlık vererek katımızdan büyük bir lütufta bulunmuştuk:
– Ey dağlar Davud’la birlikte Allah’ı tespih edin ey kuşlar siz de ona katılın! Demiştik. Ayrıca biz ona demiri eritmeyi de öğretmiştik.
21/79 - 27/15
|
11
|
Böylece “O demirden ne ince ne kalın vücut yapısına uygun zırhlar yap ve ey Davud ailesi siz de iyi ve güzel işler yapmak için çalışın!” Diye emrettik. Zira ben yaptıklarınızı görmekteyim.
21/80 - 23/51
|
12
|
Süleyman’a da, rüzgâr gücünden yararlanmayı bahşetmiştik. Böylece sabahleyin bir aylık yola gidiyor, akşam da bir aylık yoldan geri geliyordu. Ayrıca bakırdan yararlanma hususunda ona geniş imkânlar bahşettik. Rabbinin izniyle onun emrinde bir takım cinler çalışıyordu. Onlardan emrimizin dışına çıkanları can yakıcı bir azapla cezalandırıyorduk.
21/81 - 38/34»38/36
|
13
|
O ustalar Süleyman için onun isteğine göre; mabetler, heykeller, havuz gibi büyük çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davud ailesi! Şükretmek/Nimetlerin hakkını vermek için çalışın zira kullarımın arasında nimetlerin hakkını verip şükreden gayet azdır.
7/10 - 14/7 - 64/17
|
14
|
Nihayet biz Süleyman’ın iktidarının sonunu getirince, o, dayanağı olan devletinin içten bir kurt gibi kemirilip yıkıldığı fark edemedi. Şu ortaya çıktı ki cinler geleceği bilmiş olsalardı kendilerini alçaltan o ağır işlerde çalışmaya devam etmezlerdi.
|
15
|
Andolsun ki Sebe halkının yurtlarından alınacak nice ibretler vardır: Vadinin sağından ve solundan boylu boyunca uzanan o güzelim bahçeler! Adeta şöyle diyordu:
– Rabbinizin bahşettiği rızıklardan yiyin ve O’na olan şükrünüzü eda edin, bakın ne güzel bir yurdunuz ve ne kadar bağışlayıcı bir Rabbiniz var!
4/147 - 14/7 - 64/17
|
16
|
Ne var ki onlar şükürden yüz çevirdiler. Biz de onların üzerine barajlarını yıkan şiddetli bir sel gönderdik. Sonuçta onların o güzelim bahçelerini, buruk meyveli çalılar ve ılgınlarla kaplı içinde birkaç sedir ağacı bulunan çorak bir araziye dönüştürdük.
16/112
|
17
|
Nankörlük ettikleri için biz onları işte böyle cezalandırdık. Biz hiç nankör kâfirlerden başkasını cezalandırır mıyız?
46/20 - 80/17 - 100/6
|
18
|
Biz Sebe halkının yurtları ile topraklarını bereketli kıldığımız beldeler arasına, birbirini gören ve oldukça yakın köyler ve konaklayacak mekânlar yerleştirmiş, “Geceler ve gündüzler boyunca güven içinde seyahat edin!” diye bunlar arasında kolay ve güvenli bir seyahat imkânı oluşturmuştuk.
16/7 - 43/13»43/15
|
19
|
Buna rağmen onlar nankörlükleri ile “Rabbimiz, seyahat ederken konakladığımız mesafeler arasını uzat!” demeye getirdiler, böylece kendilerine zulmedip yazık ettiler. Biz de onları selin ardından paramparça edip dağıttık ve geçmişin efsanelerine döndürdük. İşte bunda zorluklara direnip sabreden ve nimetlere şükreden kimseler için alınacak nice ibretler vardır.
7/101 - 39/27
|
20
|
Andolsun ki İblis’in insanlar hakkındaki vaadi böylece Sebeli’ler üzerinde gerçekleşmiş oldu. Zira pek az mümin dışında hepsi ona uydular.
7/17 - 7/201 - 14/22
|
21
|
Oysaki İblis’in onlar üzerinde hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ona bu fırsatı vermemizin sebebi; ahirete gönülden inananlar ile bu konuda şüphe içinde olanları ortaya çıkarmaktı. Unutma ki her şey Rabbinin gözetimi altındadır.
16/98»16/100 - 38/82»38/83
|
22
|
De ki:
– Allah ile aranıza koyduğunuz kişilere dua ile yalvarın bakalım. Onlar ne göklerde ne yerde zerre kadar bir güce sahip değiller. Çünkü onların göklerde ve yerde bir ortaklığı yoktur ve Allah onlardan herhangi birini kendisine yardımcı olarak da atamamıştır.
13/14 - 46/5
|
23
|
Allah katında şefaat, onun izin verdiklerinin dışında hiç kimseye fayda vermez. Sonunda onların yüreklerindeki korku giderilince:
– Rabbiniz ne buyurmuştu? Dediler.
Onlar: “Hak ve hakikati şimdi anladık ki O, yüceler yücesi ve büyükler büyüğüdür” Dediler.
2/254 - 6/94 - 39/43»39/44
|
24
|
De ki:
– Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir?
De ki:
– Allah’tır. O halde ya biz doğru yoldayız yahut siz! Ya siz apaçık bir sapkınlık içindesiniz ya da biz.
11/6 - 34/39
|
25
|
De ki:
– Ne size bizim işlediğimiz suçlardan dolayı hesap sorulacak ne de biz sizin işlediğiniz suçlardan dolayı hesaba çekileceğiz.
31/33 - 35/18 - 53/38
|
26
|
De ki:
– Çünkü Rabbimiz huzurunda hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hakkımızda hak ile hüküm verecektir. Zira O’dur adaletle hükmeden ve her şeyi bilen.
21/47 - 95/8
|
27
|
De ki:
– O’na ortaklar olarak kabül edip şirk koştuklarınızı bana gösterin bakalım! Asla onların hiçbir özelliği yok! Gerçek şu ki mutlak üstün ve yüce olan ve her şeyi yerli yerince yapan O Allah’tır.
6/94 - 10/18 - 40/47»40/50
|
28
|
Biz seni ancak bütün insanlık için bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat onların çoğu bunu bile bilmiyorlar.
22/49 - 48/8
|
29
|
Ve bir de kalkıp şöyle diyorlar:
– Eğer iddianızda doğruysanız haydi söyleyin bakalım bizi tehdit ettiğiniz o vaat ne zaman?
6/57 - 21/38»21/39 - 26/135»26/139
|
30
|
Sen onlara de ki:
– Size verilen her vaadin bir saati vardır. Siz onu ne bir an geciktirebilir ne de bir an öne alabilirsiniz.
16/61 - 78/17
|
31
|
Gerçekleri örtbas eden kâfirler:
– Biz, bu Kuran’a da ondan önce gelen vahiylere de asla inanmıyoruz dediler. Sen bu vahye inanmayan zalimleri Rablerinin huzurunda tutulduklarında birbirlerini suçladıkları o anı bir görmeliydin. Zayıf bırakılıp kandırılanlar büyüklük taslayıp kandıran liderlerine:
– Siz olmasaydınız biz kesinlikle müminlerden olacaktık derler.
10/15»10/16 - 22/72
|
32
|
Büyüklük taslayanlar zayıf bıraktıklarına:
– Size doğru yol rehberi Kuran geldikten sonra sizi ondan zorla biz mi alıkoyduk? Hayır, asıl suçlu sizsiniz, derler.
2/166»2/167 - 33/66»33/68
|
33
|
Bu kez zayıflar büyüklenenlere:
– Hayır, gece gündüz kurduğunuz hile ve tuzaklar ile bize, Allah’a yabancılaşmamızı ve birilerini O’na denk güçler edinmemizi dayatıyordunuz. Onlar asıl pişmanlığı, kendilerini bekleyen azabı görünce yüreklerinin ta derinliklerinde yaşayacaklar. Biz de o kâfirlerin boyunlarına demirden halkalar geçireceğiz. Hem yaptıklarının bunun dışında bir karşılığı mı var?
2/165 - 27/89»27/90
|
34
|
Biz hangi memlekete bir elçi gönderdiysek oranın şımarık zenginleri:
– Biz sizin getirdiğinize inanmıyoruz. Derler.
18/32»18/45 - 23/64»23/66
|
35
|
– Hem bizim malımız mülkümüz ve evladımız sizinkinden çok, dolayısıyla biz azap falan görmeyiz, derler.
18/46 - 68/14
|
36
|
De ki:
– Benim Rabbim, gerekli çabayı gösterene rızkı yayar ve bir ölçüye göre verir. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.
45/22 - 53/39»53/40
|
37
|
Sizi, bize yaklaştıracak olan ne servetiniz ne de soyunuzdur. Ancak kim inanır, iyi ve güzel işler yaparsa, işte bunlara, yaptıklarının karşılığı olarak kat kat mükâfat verilecek. Bunlar, cennet köşklerinde huzur ve güven içinde yaşayacaklar.
3/10 - 9/35 - 39/73»39/74 - 77/41»77/44
|
38
|
Ama ayetlerimizi geçersiz kılmak için uğraşanlar var ya; işte onlar, cehenneme atılacaklar.
23/66 - 39/71 - 43/74»43/78
|
39
|
De ki:
– Şüphesiz Rabbim, kullarından gerekli çabayı gösterene rızkı yayar ve ona bir ölçüye göre verir. Bilin ki siz her ne infak ederseniz O, onun yerini hemen doldurur. Zira O, rızık verenlerin en iyisidir.
11/6 - 45/22 - 53/39»53/40 - 57/18
|
40
|
Mahşer günü Allah onların hepsini huzurunda bir araya toplayacak ve meleklere:
– Size kulluk eden bunlar mıydı? Diye soracak.
4/117 - 14/21»14/22
|
41
|
Melekler:
– Hâşâ sen yücesin, zatını tenzih ederiz, bizim velimiz onlar değil sensin. Bilakis onlar cinlere kulluk ediyorlardı, zira onların çoğu cinlere inanıyordu, derler.
4/116 - 17/39
|
42
|
Biz o gün yanlışta ısrar eden zalimlere şöyle deriz:
– Bugün birbirinize ne bir fayda ne de zarar verebilecek durumdasınız, öyleyse yalana sarılıp hesaba katmadığınız cehennemin azabını tadın bakalım!
2/165»2/167 - 40/47»40/50
|
43
|
Çünkü onlar, apaçık ayetlerimiz kendilerine aktarıldığında:
– Bu adamın amacı sizi atalarımızın kulluk ettiklerinden alıkoymaktan başka bir şey değildir. Ayrıca bu Kuran da Allah kelamı değil düzme saçma sözlerdir, demişlerdi. Evet, bu kâfirlere hak olan Kuran anlatıldığında; “Bu düpedüz bir sihirden başka bir şey değildir” dediler.
10/78 - 23/47
|
44
|
Hâlbuki biz onlara da ders alacakları kitap vermiş ve senden önce de onlara bir uyarıcı göndermiştik.
16/36 - 35/24 - 67/6»67/12
|
45
|
Dahası onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz güç ve nimetlerin onda birine bile sahip değiller. Evet, onlar elçilerimi yalancılıkla suçlamışlar, ama sonuçta benim cezalandırmam nasılmış?
10/13 - 50/12»50/14
|
46
|
De ki:
– Sizden tek bir isteğim var. İster bir araya gelip istişare edin, ister teker teker görüş bildirin, Allah için iyice bir düşünüp değerlendirin. Anlayacaksınız ki arkadaşınızda delilikten bir eser yoktur. O, sadece şiddetli bir azabın öncesinde sizi uyaran bir elçidir.
54/9»54/10 - 68/2»68/15
|
47
|
Yine de ki:
– Ben bu tebliğe karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum. O sizin olsun. Benim ücretimi Allah verecektir ki zaten O, her şeye şahittir.
25/57 - 36/21 - 38/86
|
48
|
De ki:
– Hiç şüphe yok ki benim Rabbim, batılı hak ile ortadan kaldıracaktır. Çünkü O, bütün gizlilikleri bilendir.
2/185 - 13/19 - 21/18 - 47/2»47/3
|
49
|
De ki:
– Çünkü sonsuz hakikat Kuran gelmiştir. Artık batıl, ne yeni bir şey ortaya koyabilir ne de eski gücüne geri dönebilir.
13/17 - 18/56 - 21/18
|
50
|
De ki:
– Eğer buna rağmen ben sapkınlığa düşmüşsem bunun vebali benim boynumadır. Ama eğer doğru yola girmişsem bu da Rabbimin bana vahyettiği Kuran sayesindedir. Zira O, her şeyi işitendir ve insana çok yakındır.
3/103 - 93/7
|
51
|
Sen onların kaçıp kurtulamayacakları yakın bir yerden yakalanıp tutuklandıklarında nasıl dehşetli bir korkuya kapıldıklarını görmeliydin!
55/41»55/45 - 67/23»67/27
|
52
|
Onlar orada “Biz inandık” diye feryat ederler ama iş işten geçtikten sonra bunca uzak mesafeden inanıp kurtuluşa ermek ne mümkün!
6/26»6/28 - 23/99»23/108 - 32/12
|
53
|
Oysaki onlar bu gerçekler karşısında yalana sarılmış. Dünya gibi uzak bir mesafeden ahirete dil uzatıyorlardı.
32/21 - 67/25
|
54
|
Sonuçta, tıpkı kendilerinden önce gelip geçmiş benzerlerine yapıldığı gibi, bunların da geri dönüş isteklerine bir engel konulmuştur. Çünkü onlar şimdi inandık dedikleri hakikatlere karşı dünyada iken derin bir şüphe içindeydiler.
7/101 - 20/99 - 54/41»54/48 - 57/12»57/14
|