1
|
Ta Sin Mim.
|
2
|
Bunlar, hak ve hakikati açıklayan kitabın ayetleridir.
10/1 - 13/1
|
3
|
Biz sana, Musa ve Firavun’un arasındaki bazı önemli olayları mümin bir toplum için gerçek bir amaca yönelik olarak anlatacağız.
2/49 - 20/39
|
4
|
Vaktiyle Firavun, ülkede büyüklük taslayıp iyice azgınlaşmış ve ülke halkını sınıflara ayırıyor, onlardan bir kısmının erkek çocuklarını kesiyor kadınlarını da sağ bırakıyor ve böylece onları zayıf düşürerek ezmek istiyordu. Gerçekten Firavun bozgunculardandı.
2/11 - 7/86
|
5
|
Biz ise, ülkede ezilen bu insanlara iyilikte bulunmak onları önderler yapmak ve onları ülkenin topraklarının varisleri yapmak istiyorduk.
14/14
|
6
|
Ayrıca biz onları bu ülkede güçlendirmek suretiyle Firavun, Haman ve onların ordularının korktukları şeyi başlarına getirmek istiyorduk.
43/46»43/52
|
7
|
Bu maksatla Musa’nın annesine:
– Onu emzir, şayet hayatından endişe edersen onu nehre bırak. Sakın endişelenip üzülme! Çünkü biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu elçilerden biri yapacağız, diye vahyettik.
28/13
|
8
|
Firavun’un ailesinden biri, ileride kendileri için bir düşman ve başlarına dert olacak o bebeği bulup aldı. Çünkü Firavun, Haman ve orduları bu konuda büyük bir hata yapmaktaydılar.
79/15»79/26
|
9
|
Firavun’un hanımı:
– Bu çocuk hem benim hem de senin için bir sevinç kaynağı. Ne olur onu öldürmeyin belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz, dedi. Oysa onlar işin nereye varacağının farkında değillerdi.
26/18
|
10
|
Musa’nın annesinin aklı başından gitti. Eğer biz, vaadimize güvenen birisi olması için onun kalbini güçlendirip pekiştirmeseydik az kalsın çocuğun kendisine ait olduğunu söyleyecekti.
28/13
|
11
|
Annesi, daha önce Musa’nın kız kardeşine “Onu takip et” demiş, o da kimseye hissettirmeden onu uzaktan izlemişti.
20/40
|
12
|
Biz daha ilk günden Musa’nın herhangi bir sütanneyi emmesine engel olduk. Bu sırada Musa’nın ablası:
– Bu çocuğun bakımını sizin için üstlenecek, onu sevgiyle emzirip eğitecek bir aileyi size tavsiye edeyim mi? Demişti.
40/28
|
13
|
İşte böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, gönlü ferah olsun daha fazla üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu anlasın. Gel gör ki insanların çoğu bunu bilmez.
28/7
|
14
|
Nihayet Musa ergenlik çağına ulaşıp, olgunlaşınca, ona güçlü bir muhakeme yeteneği ve ilim verdik. İşte biz, erdemli ve iyi kişileri böyle ödüllendiririz.
4/6
|
15
|
Musa, halkın olan bitenden habersiz olduğu bir vakitte şehre girdi ve orada kavga eden iki adama rastladı. Bunlardan biri kendi halkına, diğeri de düşman tarafına mensuptu. O sırada kendi halkından olan kişi düşman taraftan olan kişiye karşı yardım istedi. Bunun üzerine Musa o adamı öldürdü. Musa: “İşte bu düpedüz şeytanın işidir, gerçekten şeytan insanı yoldan çıkaran apaçık bir düşmandır,” dedi.
36/60»36/61
|
16
|
Musa: “Rabbim, ben gerçekten kendime zulmedip yazık ettim, beni bağışla” dedi. Allah da onu bağışladı. Çünkü O, eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet kaynağıdır.
7/23
|
17
|
– Rabbim, bana verdiğin nimet için, bundan böyle asla suçlulara destek olmayacağım” dedi.
4/85 - 4/135
|
18
|
Musa o şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen o adam yine birisiyle kavga ediyor ve feryat ederek, yardım istiyor. Musa ona:
– Sen, ne azgın bir adammışsın.
3/133»3/137
|
19
|
Musa, düşmana karşı halkından olana yardım etmek isteyince o adam: Ey Musa, dün birisini öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Belli ki sen bu ülkede huzur ve sükûnu sağlamak istemiyor aksine sen sadece bir zorba olmak istiyorsun.
4/92
|
20
|
O esnada şehrin öte yakasından bir adam koşarak geldi:
– Ey Musa! Ülkenin ileri gelenleri bir araya gelmiş seni öldürmek için görüşme yapıyorlar, en iyisi sen burayı terk et! Emin ol ki ben senin iyiliğini istiyorum, dedi.
40/28
|
21
|
Bunun üzerine Musa korku ve endişe içinde etrafı kontrol ederek şehirden ayrıldı ve Rabbim beni bu zalimlerin eline düşmekten kurtar.
3/160
|
22
|
Medyen tarafına doğru yöneldiğinde: “Umarım ki Rabbim beni doğru yola yönlendirir” Diyordu.
40/60
|
23
|
Nihayet Musa Medyen’in su kuyularına vardığında orada hayvanlarını sulayan bir grup çobanla karşılaştı. Onlardan biraz ötede hayvanlarını kuyularından uzak tutmaya çalışan iki kadın gördü ve onlara “Siz niçin bekliyorsunuz?” dedi. Onlar; “Bu çobanlar hayvanlarını sulayıp çekilmeden biz sulayamıyoruz babamız da çok yaşlı biri” dediler.
23/61
|
24
|
Bunun üzerine Musa, onların hayvanlarını sulayıp, bir gölgeye çekilerek:
– Rabbim, şu anda ben, bana vereceğin her türlü hayra muhtacım.
112/1»112/4
|
25
|
Az sonra, iki kızdan birisi utana sıkıla Musa’nın yanına geldi ve:
– Babam, hayvanlarımızı sulamanın karşılığını vermek için seni çağırıyor. Musa, gelip onun yanına varınca başından geçen olayları anlattı. O da:
– Korkma, zalim toplumun elinden kurtulmuş oldun. Dedi.
55/60
|
26
|
Kızlardan birisi:
– Babacığım, bu adamı ücretli bir işçi/çoban olarak tut, zira ücretle çalıştırabileceğin adamların en iyisi, en güçlüsü ve en güvenilir olanı bu adamdır, dedi.
16/71
|
27
|
Kızların babası:
– Benim yanımda sekiz yıl çalışman karşılığında seni şu kızlarımdan birisi ile evlendirmek istiyorum, eğer bunu on yıla tamamlarsan bu senin bize yapacağın bir ikramın olur, yoksa ben seni zora koşmak istemem, inşallah sen, benim verdiği sözde duran salihlerden iyi bir adam olduğumu göreceksin.
|
28
|
Musa da:
– Tamam, bu aramızda anlaşma olsun. Yalnız ben bu iki süreden hangisini tamamlarsam tamamlayayım bana karşı bir husumet ve haksızlık yapmak yok, bak bu anlaşmamıza Allah vekildir.
17/34
|
29
|
Nihayet Musa belirlenen süreyi tamamlayıp ailesi ile birlikte yola koyulunca, Sina dağının sağ yamacında bir ateş gördü ve ailesine:
– Siz burada durun ben bir ateş gördüm belki oradan izleyeceğimiz yol güzergâhını öğrenir veya yakıp ısınmanız için oradan size bir ateş koru getiririm.
27/7
|
30
|
Musa ateşin olduğu yere varınca o mübarek vadinin sağ yanındaki ağaç yönünden kendisine:
– Ey Musa! Benim Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah. 27/9
27/9
|
31
|
– Şimdi asanı yere bırak! Musa asasının bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçmaya başladı. Allah:
– Ey Musa, geri dön korkma! Çünkü sen gerçekten güvendesin.
27/10
|
32
|
– Şimdi de elini koynuna sok, kusursuz bir şekilde bembeyaz olarak çıkacaktır. Haydi, şimdi bütün korkulardan uzaklaşarak kendini topla ve sakin ol. İşte bu iki kanıt/mucize Firavun ve kurmaylarına karşı Rabbin tarafından sana verilmiş açık belgelerdir. Çünkü onlar yoldan sapmış/fasık bir toplum olup çıktılar.
17/101
|
33
|
Musa:
– Rabbim, ben vaktiyle onlardan birini öldürdüm. Bu yüzden onların da beni öldürmesinden korkuyorum, dedi.
26/14
|
34
|
– Kardeşim Harun’un konuşması benden daha açık ve etkili. Onu da benimle beraber elçi olarak görevlendir ki beni tasdik ederek bana destek olsun. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.
20/29
|
35
|
Allah:
– Seni kardeşinle güçlendireceğiz ve her ikinize de ayetlerimizle öyle bir güç vereceğiz ki onlar asla size ilişemeyecekler, siz ve size uyanlar kesinlikle galip geleceksiniz.
26/13
|
36
|
Musa onlara hak ve hakikatin apaçık belgeleri olan ayetlerimizle geldiğinde;
– Bu, düzmece bir sihirden başka bir şey değildir. Biz, önceki atalarımızdan böyle bir şey işitmedik, dediler.
26/34
|
37
|
Musa:
– Benim Rabbim, kendi katından doğru yol kılavuzu ile gelenin kim olduğunu ve mutlu sona ulaşacak olanın da kim olacağını en iyi bilendir. Şüphesiz halklarına haksızlık yapanlar asla iflah olmazlar, dedi.
10/90
|
38
|
Firavun da:
– Ey ileri gelenler, ben sizin için benden başka bir ilah tanımıyorum. Ey Hâman! Sen de benim için tuğla ocağını tutuştur ve benim için yüksek bir kule inşa et ki bu sayede belki Musa’nın ilahına ulaşabilirim. Çünkü ben onun yalancı olduğuna eminim, dedi.
40/47
|
39
|
O ve orduları, hak hukuk tanımayarak ülkede büyüklük tasladılar ve bize gelip hesap vermeyeceklerini sandılar.
43/46»43/52
|
40
|
Bu sebeple biz de onu ve askerlerini kıskıvrak yakaladık ve onları denize gömdük. Bak gör işte haksız yere büyüklenenlerin akıbeti nasılmış.
10/90»10/91
|
41
|
Onlar cehenneme çağıran önderler. Kıyamet günü ise onlar hiç kimseden yardım alamayacaklar.
40/45»40/46
|
42
|
Onlar bu dünyada hep lanetle anılacaklar. Kıyamet gününde de onlar rezil rüsva olmuş kişilerden olacaklar.
4/46
|
43
|
Biz, daha önceki nesilleri helak ettikten sonra, belki bu insanlar ayetlerimizi düşünüp ibret alırlar diye Musa’ya bir bilinç kaynağı, doğru yol rehberi ve bir rahmet olan kitabı vermiştik.
10/13»10/14
|
44
|
Biz Musa’ya vahyettiğimizde sen Sina Dağının batı yakasında değildin. Yine sen orada olup bitene şahit de değildin.
11/120
|
45
|
Kaldı ki biz o günden bu güne nice kuşaklar var ettik ve bu nesillerin üzerinden uzun zaman geçti. Yine sen, Medyen halkının arasında bulunmuş bu bilgileri onlardan öğrenmiş de değilsin. Lakin onlara elçileri gönderen hep bizdik.
42/13
|
46
|
Evet biz Musa’ya seslendiğimiz zaman sen Tur dağının yamacında da değildin. Fakat bu kitap/Kuran, öncekilerin uyarıldıkları gibi toplumunu uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak verilmiştir.
28/86
|
47
|
Şimdi bunlar, yapıp ettiklerinden dolayı başlarına bir musibet gelmiş olsa “Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, senin ayetlerine tâbi olup mümin kimselerden olsaydık olmaz mıydı?” demesinler diye.
43/46»43/47
|
48
|
Ama kendilerine, tarafımızdan hakkı getiren elçi geldiğinde bu sefer de:
– Musa’ya verilenin bir benzeri sana da verilseydi ya? Dediler. Oysa bunlar, daha önce Musa’ya verilene de inanmamışlardı? Ve onlar için:
– Bunlar birbirine destek veren iki sihirbaz ve biz bunların getirdiğine inanmıyoruz, demediler mi?
17/59
|
49
|
De ki onlara:
– Eğer iddianızda doğru ve samimi iseniz, Allah katından gelmiş Tevrat ve Kuran’dan daha doğru yolu gösteren başka bir kitap getirin de, ben de ona tabi olayım.
41/43
|
50
|
Eğer sana cevap veremiyorlarsa, bil ki onlar, ancak arzu ve hevalarının peşinden gidiyorlar. Allah’ın gösterdiği doğru yolu bırakıp da arzu ve hevalarının peşinden giden kimseden daha zalim kim vardır? Şüphesiz ki Allah, arzu ve hevalarının peşinden gidenleri asla hedeflerine ulaştırmaz.
25/43
|
51
|
Andolsun ki biz belki düşünüp öğüt alırlar diye, onlara ilahi sözü peş peşe ulaştırdık.
21/10
|
52
|
Nitekim daha önce kendilerine vahiy verdiğimiz kimseler bu vahye de inanırlar.
13/36
|
53
|
Onlara bu vahiy okununca derler ki:
– Biz buna iman ettik, çünkü bu Rabbimizden gelen hakkın ta kendisidir, zira biz daha önceden de Müslüman’dık.
41/43
|
54
|
Maruz kaldıkları sıkıntı ve zorluklara sabretmeleri, kötülüğü iyilikle savmaları ve verdiğimiz rızıklardan infak etmelerinden dolayı işte bunlara ödülleri iki kat verilecektir.
3/113»3/115
|
55
|
Yine bunlar kötü ve çirkin sözler işittiklerinde, ondan yüz çevirirler ve: “Bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir. Selamün Aleyküm size uğurlar olsun gidin yolunuza bizim böyle cahillerle işimiz olmaz” derler.
23/3
|
56
|
Şüphesiz ki sen, sevdiğin herkesi doğru yola yöneltemezsin. Fakat Allah, isteyeni doğru yola iletir. Çünkü O, kimin doğru yola girmek istediğini en iyi bilendir.
10/99
|
57
|
Bir de; “Eğer biz seninle birlikte doğru yolu tutarsak, yerimizden yurdumuzdan oluruz” diyorlar. Peki, biz onları, her türlü ürünün tarafımızdan rızık olarak toplandığı güvenli ve dokunulmaz bir memlekete yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bu nimeti bilmiyorlar.
19/75
|
58
|
Oysa biz, daha önce zenginlik ve konforun azgınlaştırdığı nice memleketleri helak ettik. İşte onların yaşadıkları yurtlar! Kendilerinden sonra pek azı dışında oraları yurt edinen olmadı. Zira her şeyin önünde sonunda varisi biziz.
23/64
|
59
|
Çünkü senin Rabbin, bir memleketin ana şehrine ayetlerimizi kendilerine okuyup ileten bir elçi göndermedikçe o memleketi helak edecek değildir. Zira biz, ayetlerimize karşı gelen toplumlardan başkasını helak edecek değiliz.
6/130»6/131
|
60
|
Size verilen her şey dünya hayatının geçimliği ve süsüdür. Allah katında olanlar ise daha iyi ve daha kalıcıdır. Hiç bunları düşünmüyor musunuz?
10/7
|
61
|
Şimdi kendisine, güzel bir mükâfat vaadinde bulunduğumuz ve buna kavuşan kimse ile dünya hayatının geçici nimetlerinden faydalanan, sonra da azap için huzurumuza getirilen kimse hiç bir olur mu?
25/15
|
62
|
İşte o gün, Allah onlara seslenir ve der ki:
– Söyleyin! Şirk koşarak Ortaklarım olduğunu iddia ettikleriniz nerede?
16/27
|
63
|
Haklarında azap hükmü gerçekleşmiş olanlar derler ki:
– Rabbimiz, azdırıp yoldan çıkardıklarımız işte şunlardır. Biz nasıl azdıysak onları da öyle azdırdık. Şimdi onlardan ilişiğimizi kesip sana sığınıyoruz. Zaten onlar gerçekte bize kulluk etmiyorlardı, derler.
46/4»46/6
|
64
|
Ve kendilerine, “Çağırın ortak koştuklarınızı!” denir. Onları çağıracaklar fakat onların çağrısına cevap veremeyecekler ve azapla yüz yüze gelecekler, keşke dünyadayken doğru yolu tutmuş olsalardı.
2/165»2/167
|
65
|
O gün Allah, onlara seslenecek ve soracak:
– Elçilerin iletilerine ne cevap verdiniz?
6/36 - 67/6»67/12
|
66
|
İşte o an dünyaları kararacak, mazeret kapıları kapanacak ve birbirlerine bir şey soracak halleri de kalmayacak.
45/34»45/35
|
67
|
Yalnız tövbe edip iman ederek iyi ve güzel işler yapanlara gelince, işte onlar kesinlikle kurtuluşa erenlerden olacaklar.
20/82
|
68
|
Dilediğini yaratan ve dilediğini seçen sadece senin Rabbindir. Bu konuda ortak koşanların seçme hakkı yoktur. Allah, onların yakıştırdıklarından münezzeh ve yücedir.
42/13
|
69
|
Çünkü senin Rabbin, onların içlerinde gizlediklerini de, açığa vurduklarını da çok iyi bilir.
16/19
|
70
|
Zira O kendisinden başka ilah olmayan Allah’tır. Bu dünyada da ahirette de tüm övgüler ona aittir. Son hüküm onundur ve siz hesap vermek üzere onun huzuruna çıkarılacaksınız.
50/19»50/30
|
71
|
De ki: Hiç düşündünüz mü Allah, geceyi kıyamet gününe kadar uzatacak olsa sizi aydınlığa kavuşturacak Allah’tan başka bir ilah mı var? Hala, gerçeklere kulak vermeyecek misiniz?
25/47
|
72
|
Yine de ki:
– Hiç düşündünüz mü Allah, gündüzü kıyamet gününe kadar uzatacak olsa sizi uyuyup dinleneceğiniz geceye kavuşturacak Allah’tan başka bir ilah mı var? Hala, gerçekleri görmeyecek misiniz?
25/47
|
73
|
O, dinlenip sakinleşesiniz ve onun lütfundan payınızı arayasınız diye rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü var edendir. Hala bu nimetlerin hakkını verip şükretmeyecek misiniz?
46/3
|
74
|
O gün, Allah onlara şöyle seslenir:
– Söyleyin şirk koşarak ortaklarım olduğunu iddia ettikleriniz nerede?
26/92»26/93
|
75
|
Ve biz her toplumdan bir şahit çıkarırız da: “Haydi kulluk ettiklerinizin ilah olduğuna dair delillerinizi getirin!” deriz. İşte o zaman ibadete layık gerçek ve tek varlığın Allah olduğunu anlarlar ve uydurmuş oldukları onları yüzüstü bırakıp kaybolup giderler.
40/47»40/50
|
76
|
Şurası muhakkak ki Karun, Musa’nın kavminden biriydi; Ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını bile ancak güçlü bir topluluk zar zor taşıyabiliyordu, o, bu gücüyle kavmine karşı büyüklenip onlara zulmetti.
Kavmi de ona:
– Şımarma! Çünkü Allah şımaranları sevmez, demişti.
11/116
|
77
|
Ve Allah’ın sana verdiği bunca mal mülk ile ahiret yurdunu kazanmanın yollarını ara ama dünyadaki nasibini de unutma! Allah’ın sana bolca ihsanda bulunduğu gibi sen de insanlara iyilikte bulun ve sakın memlekette zorbalık ve bozgunculuk peşinde koşma zira Allah, bozguncuları sevmez!
2/204»2/205
|
78
|
Karun:
– Ben bunca malı mülkü ancak bilgim ve becerim sayesinde elde ettim, dedi. Oysa o bilmiyor mu ki Allah, kendisinden önceki kuşaklar içerisinde ondan daha güçlü ve daha zengin nicelerini helak etmiştir. Suçu tabiat haline getirmiş olanlara günahları için sorgu sual gerekmez.
40/83
|
79
|
Karun bir gün bütün görkem ve gösterişi ile halkının karşısına çıkmıştı. Dünya hayatına düşkün olanlar:
– Keşke biz de Karun gibi zengin olsaydık ne olurdu sanki. Gerçekten o ne kadar şanslı bir adammış, diye söylendiler.
14/2»14/3
|
80
|
Dünya ve ahiret hakkında gerçek bilgiye sahip olanlar ise:
– Yazıklar olsun size, iman edip iyi ve yararlı işler yapanlar için Allah’ın vereceği mükâfat şu üç günlük dünyanın tüm hazinelerinden daha değerlidir ne var ki ona ancak imanı uğrunda her türlü zorluğa göğüs gerip sabredenler ulaşabilir, demişlerdi.
30/56
|
81
|
Sonunda biz de onu, köşk ve saraylarıyla birlikte yerin dibine geçirdik. Artık Allah’tan başka kimse ona yardım edemezdi, edemedi de, kurtulmak için de elinden hiçbir şey gelmiyordu.
22/45 - 44/25
|
82
|
Daha dün, onun yerinde olmak isteyenler bu defa şöyle dediler:
– Vay be demek ki, Allah, kullarından dilediğine/hak edene rızkı bolca veriyor ve dilediği kimse için ise bir ölçüye göre veriyormuş. Eğer Allah, bize lütfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay be, demek ki nankör kâfirler asla iflah olmazlarmış.
42/27»42/28
|
83
|
İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk yapmayan kimseler için hazırladık. Mutlu son azgınlık ve fesattan sakınanlarındır.
38/28
|
84
|
Artık kim ilahi huzura iyilik ile gelirse, ona hak ettiğinden daha fazlası vardır. Kim de ilahi huzura kötülük ile gelirse onlar, ancak yaptıkları kötülüklerin karşılığını göreceklerdir.
27/89
|
85
|
Sana bu Kuran’ı okumayı farz kılan Allah hiç şüphen olmasın ki seni döneceğin yere mutlaka döndürecektir. Sen de ki:
– Kimin doğru yolda olduğunu ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu en iyi bilen benim rabbimdir.
27/92
|
86
|
Nitekim sen, bu ilahi vahyin sana indirileceğini bilmiyordun, bu sadece Rabbinin rahmeti sayesinde oldu öyleyse kâfirlere arka çıkma!
42/52
|
87
|
Bir de sana indirilmiş olan bu vahiyden/Kurandan sonra sakın Allah’ın ayetlerinden seni alıkoymalarına izin verme, sen sadece Rabbine davet et ve başka yollara çağıran müşriklerden olayım deme!
5/49 - 22/51
|
88
|
Ve Allah ile birlikte başka bir ilaha dua ile yalvarıp yakarayım deme! Çünkü ondan başka ilah yoktur, her şey yok olacak sadece O’nun zatı baki kalacaktır. Son hüküm ve karar O’nundur, siz de hesap vermek üzere Allah’a döndürüleceksiniz.
22/73 - 82/19
|