Kur'an - Allahın Hadisi logo

4. NİSA Suresi , Medine'de Nazil Olan Bu Sure 176 Ayetten Oluşmaktadır.




1
Ey insanlar! Sizi tek bir özden/candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden/sahibinizden çekinin. O Allah’tan korkun ki O’nun adına birbirinizden talepte bulunur ve akraba olursunuz. Allah, sizi gözetendir.

2/21 - 32/7»32/8 - 40/67 - 57/4 - 13/11




2
Öyleyse himayenizde bulunan yetimlere mallarını verin ve değersiz mallarınızı, onların değerli mallarıyla değiştirerek ve onların mallarını, kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu, büyük bir vebaldir.

4/5»4/6 - 4/10




3
Eğer yetimlere adil davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden kadınlardan ikişer üçer ve dörder hanımla nikâhlanın. Nikâhlanmış olduğunuz hanımlar arasında adaletli olamayacağınızdan endişe ederseniz, bir tane ile veya meşru olarak sahip olduklarınızla yetinin. Bu, haksızlık etmemeniz için daha elverişlidir.

4/129 - 6/152 - 17/34




4
Kadınlara mehirlerini/evlenme bedellerini gönül rızasıyla verin. Eğer, kendi istekleriyle mehrin bir kısmından vazgeçerler de size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.

2/236 - 5/5 - 4/24»4/25




5
Allah’ın, ayakta kalmanıza vesile kıldığı mallarınızı kâr ve zararı bilemeyecek kadar aklı zayıf olanlara vermeyin. Fakat o maldan onları yedirin, giydirin ve onlara güzel, iyi sözler söyleyin.

4/2 - 4/6 - 4/10




6
Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar deneyin. Eğer onlarda olgunlaşma/yeterlilik görürseniz, mallarını kendilerine iade edin. Onların mallarını büyüyüp de alacaklar korkusu ile tez elden harcamaya kalkmayın. İhtiyaç sahibi olmayan kimse tenezzül etmesin, eğer fakir ise makul ölçüde istifade etsin. Mallarını iade ettiğiniz zaman, onları şahitler huzurunda verin. Hesap sorucu olarak Allah yeter.

4/2 - 4/5 - 4/10




7
Ana babanın ve yakın akrabanın miras olarak bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır, kadınlar için de ana babanın ve akrabanın mirasından ister az olsun ister çok olsun farz kılınmış bir hisse vardır.

2/180 - 4/8 - 4/11»4/12»4/13»4/14 - 4/176




8
Diğer akrabalar, yetimler ve yoksullar, miras taksimi sırasında yanınızda bulunurlarsa; onlara da ondan az çok bir şeyler verin ve onların gönüllerini hoş eden güzel söz söyleyin.

4/7 - 4/11»4/12»4/13»4/14 - 4/176




9
Arkalarında muhtaç ve zayıf çocuklar bırakmaktan korkanlar, diğer yetimler için de aynı endişeyi duysunlar ve Allah’tan sakınsınlar da doğru söz söylesinler.

2/266 - 89/18»89/19




10
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldururlar ve alevli bir ateşe atılırlar.

4/2 - 4/5»4/6




11
Allah, miras konusunda çocuklarınızın paylarıyla ilgili şunu tavsiye eder; erkeğin payı iki kızın payı kadardır. Eğer mirasçılar sadece kızlar ise ve ikiden fazlaysa, onlar mirasın üçte ikisini alırlar. Şayet bir tek kız ise, o zaman yarısı onundur. Ana babaya gelince; ölenin çocuğu varsa her birine altıda bir düşer, ölenin çocuğu yok da mirasçısı sadece anne ve babası ise üçte biri annesinindir. Kardeşleri de varsa, altıda biri anasınındır. Bütün bu paylaşım, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa borcunun ödenmesinden sonradır. Babalarınızın ve oğullarınızın hangisinin fayda bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. Bunlar Allah tarafından belirlenen paylardır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, koyduğu hükümlerde doğru karar verendir.

4/7»4/8 - 4/12»4/13»4/14 - 4/176




12
Eğer çocukları yoksa hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, miraslarının dörtte biri size aittir. Bu da yaptıkları vasiyetlerinin yerine getirilmesinden ve borçları ödendikten sonradır. Sizin miras olarak bıraktıklarınızda, çocuğunuz yoksa dörtte biri hanımlarınızındır. Eğer, çocuklarınız varsa sekizde biri onlarındır. Bunlar da yaptığınız vasiyetinizin yerine getirilmesinden ve borcunuzun ödenmesinden sonradır. Eğer miras bırakan bir erkek veya bir kadının birinci derece mirasçısı olan ana babası ve çocuğu yok da bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Eğer kardeşleri daha fazla ise; ölenin vasiyetinden ve borçlarının ödenmesinden sonra, üçte bir hisseye ortaktırlar. Mirasın üçte birinden fazlası, vasiyet yoluyla dağıtılarak mirasçılar mağdur edilmemelidir. Allah tarafından bir emirdir. Allah, hakkıyla bilendir. Müsamahakârdır.

4/7»4/8 - 4/11»4/13»4/14 - 4/176




13
Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçisine itaat ederse, onu içinde kalacağı tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyar. İşte bu en büyük kurtuluştur.

4/7»4/8 - 4/11»4/12»4/14 -4/33 - 4/176




14
Kim de Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden Elçisi’ne isyan eder ve onun sınırlarını çiğnerse, onu içinde kalacağı ateşe atar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

4/7»4/8 - 4/11»4/12»4/13 - 4/176




15
Kadınlarınızdan, kendi aralarında fuhuş/lezbiyenlik yapanlara buna karşı dört şahitle delillendirin. Eğer o dört şahit, şahitlik ederlerse; ölüm onları alıp götürünceye yahut Allah, onlar için bir yol gösterinceye kadar ev hapsinde tutun.

24/2»24/9




16
İçinizden, eşcinsellik yapan erkekleri kınamak ve azarlamak yoluyla cezalandırın. Eğer tövbe ile dönüş yapıp kendilerini düzeltirlerse, cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tövbeleri kabul edendir, merhamet edendir.

27/54»27/58 - 37/133»37/138




17
Allah’ın kabul ettiği tövbe yalnızca; kendine hâkim olamayarak günah işleyen ve hemen ardından pişmanlık duyup vazgeçenlerin yaptığı tövbedir. Allah, samimi tövbeleri bilen ve hükmünde doğru karar verendir.

2/37 - 3/90 - 9/104 - 20/82 - 25/70»25/71




18
Hayat boyu günah işleyip de son nefesinde; “Ben şimdi tövbe ediyorum.” diyenlerin tövbesi ne de kâfir olarak yaşayıp o halde ölenlerin tövbesi kabul edilir. Ve biz, onların hepsine acıklı bir azap hazırladık.

2/37 - 3/90 - 9/104 - 20/82 - 25/70»25/71




19
Ey iman edenler! Hanımlara, zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Apaçık bir fuhuş işlemedikçe verdiklerinizin bir kısmını elde etmek için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzel güzel geçinin; onlardan hoşlanmasanız bile, umulur ki sizin hoşunuza gitmeyen bir şeyde Allah birçok hayır takdir eder.

4/20»4/21




20
Eğer eşinizi boşayıp başka bir eş almak isterseniz, öncekine bir yük dolusu altın mehir vermiş olsanız bile ondan hiçbir şeyi geri almayın. Şimdi siz, ona iftira ederek ve büyük bir günaha girerek onu geri mi alacaksınız?

4/19 - 4/21 - 33/49




21
Nasıl alabilirsiniz ki, oysa siz birbirinizle kaynaşmış üstelikte eşleriniz sizden misak/söz almıştı şimdi verdiğiniz mehri geri mi alacaksınız?

4/20 - 17/34




22
Geçmişte olanlar, geçmişte kalmıştır. Bundan böyle, babalarınızın vaktiyle evlilik yaptığı hanımlarla evlenmeyin. Bu, açık bir hayâsızlık, iğrenç bir şey ve kötü bir adettir.

2/106 - 4/23




23
Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, bu emzirmeden olan kız kardeşleriniz, eşlerinizin anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz eşlerinizden doğmuş ve aynı çatı altında bulunduğunuz üvey kızlarınız, -eğer anneleriyle gerdeğe girmemiş iseniz bir sakınca yoktur- öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir nikâh altında bulundurmanız size haram kılınmıştır. Ancak geçmişte olanlar geçmişte kalmıştır. Allah çokça bağışlayan ve merhameti bol olandır.

5/5 - 20/82 - 39/53»39/60




24
Meşru şekilde sahip olduklarınızın dışında, evli kadınlarla evlenmeniz de haramdır. Bu, Allah’ın size bildirdiği hükmüdür. Bunların dışında kalan kadınlarla, evlilik dışı bir ilişkiye girmeksizin iffet ve namus ölçülerine bağlı kalarak, mallarınızdan mehirlerini vermek şartıyla evlenmek istemeniz size helaldir. Kendilerinden faydalandığınız kadınlara bir farz olan mehirlerini tastamam veriniz. Mehrin tespitinden sonra, karşılıklı rızaya dayalı, başka bir mehir üzerinde anlaşmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve hükmünde doğru karar verendir.

2/221 - 2/236 - 5/5 - 4/4 - 4/23 - 4/25 - 24/32»24/33 - 33/50




25
İçinizden özgür mümin hanımlarla evlenmeye gücü yetmeyenler, elinizin altındaki malik olduğunuz mümin hanım ile evlensin. Allah sizin değerinizi, imanınızı en iyi bilendir. Siz, hepiniz mümin olarak birsiniz. O halde iffetlerini korumaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla ve velilerinin izniyle onları nikâhlayın ve mehirlerini uygun bir şekilde verin. Evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısını uygulayın. Bu, sizden zinaya düşme korkusu yaşayanlar içindir. Eğer sabrederseniz, sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

2/236 - 5/5




26
Allah, bütün bunları size beyan etmek sizi, sizden öncekilerin hayat tarzlarına yöneltmek ve günahlarınızı affetmek istiyor. Allah, her şeyi bilen ve doğru karar verendir.

10/25 - 15/49 - 33/33




27
Evet Allah, sizi bağışlamak ister; şehvetlerine uyanlar da sizin doğru yoldan sapmanızı isterler.

14/10 - 39/53




28
Allah yükümlülüklerinizi hafifletmek ister, çünkü insan, zayıf bir varlık olarak yaratılmıştır.

2/286 - 33/72




29
Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı anlaşma, bir ticaret olmadan haksız ve gayrı meşru yollarla birbirinizin mallarını yemeyin. Böylece kendinizi ekonomik olarak mahvetmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.

2/188 - 4/161




30
Kim, düşmanca ve hukuku çiğneyerek bunu yaparsa, biz onu ateşe atarız. Bu ise Allah’a göre çok kolaydır.

41/19»41/26




31
Size yasaklanan günahların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin diğer kusurlarınızı örteriz ve sizi onurlu ve üstün bir makama yerleştiririz.

42/37 - 48/5 - 53/32




32
Allah’ın verdiği, bir kısmınızı bir kısmınıza farklı kıldığı değerleri temenni etmeyin. Erkekler için kazandıklarından bir nasip olduğu gibi, kadınlar için de kazandıklarından bir nasip vardır. Allah’ın hazinesinden isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.

3/195 - 4/40 - 53/39




33
Gerek ana babanın gerekse akrabaların her birine geride bıraktıkları mallar için mirasçılar belirledik. Bir de yeminlerinizle kendinize mirasçı kıldığınız kimselere de paylarını verin. Elbette Allah, her şeye şahittir.

4/7»4/8 - 4/11»4/12»4/13 - 4/33 - 4/176




34
Allah’ın, kadınlara göre farklı alanlarda hak ve yetki vermesinden ve evinin geçimini sağlamasından dolayı; erkekler, kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Namuslu kadınlar, itaatkârdırlar ve kocalarının yokluğunda Allah’ın korunmasını emrettiği iffet ve namuslarını korurlar. Hayâsızlık yapmalarından endişe duyduğunuz hanımlarınıza, önce öğüt verin sonra yataklarını ayırın, sonra da serbest bırakın. İtaat ederlerse, onları cezalandırmak için bahane aramayın. Elbette Allah, pek yücedir ve pek büyüktür.

2/228 - 65/1»65/11




35
Eşler arasındaki anlaşmazlığın, boşanma noktasına gelmesinden korkarsanız; o zaman, kocanın ailesinden bir hakem, kadının ailesinden de bir hakem gönderiniz. Eğer aralarını düzeltmek isterlerse, Allah da onların arasını uzlaştırır. Muhakkak Allah, bilen ve haberdar olandır.

3/135 - 65/2




36
Yalnız Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi şirk ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabalara, yetimlere, fakirlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve elinizin altında bulunanlara iyilik edin. Şüphesiz Allah, büyüklük taslayıp, böbürlenen hiç kimseyi sevmez.

2/177 - 17/23 - 24/22 - 16/23 - 31/18




37
Onlar, kendileri cimrilik yapan, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın verdiği nimetleri başkalarından saklayanlardır. İşte bu nankör kâfirler için rezil edici bir azap hazırladık.

2/268 - 3/175 - 17/100 - 25/67 - 47/37 - 57/24




38
Yine bunlar, Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmediği halde mallarını sırf insanlara gösteriş olsun diye harcayanlardır. Can yoldaşı şeytan olan bu kimse, ne kötü bir yoldaşa sahip olmuştur!

2/264 - 2/268




39
Hâlbuki bunlar, Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenselerdi ve Allah’ın kendilerine bağışladığı rızıktan gösteriş yapmadan bağışta bulunsalardı ne kaybederlerdi sanki? Ama Allah, onların hakkında her şeyi bilendir.

[ayet]2/267-271[/ayet] - 2/271




40
Zira Allah, hiç kimseye zerre kadar zulmedip haksızlık yapmaz. Bir iyilik olsa, onu kat be kat artırır. Ve katından da büyük bir mükâfat verir.

2/245 - 34/37 - 6/160 - 43/36»43/37 - 64/17




41
Her toplumdan bir şahit getireceğimiz ve seni de onların aleyhine şahit tutacağımız o gün, onların hali ne olacak?

16/89 - 39/69




42
O gün, inanmayarak kâfir olan ve elçiye isyan edenler, yerin dibine girmek isteyecekler. Fakat Allah’tan hiçbir hadisi/sözü gizleyemeyecekler.

18/49 -25/14 - 58/6 - 75/14




43
Ey iman edenler, sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye kadar; cünüp iken de yolculuk durumu hariç, yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya tuvaletten gelmişseniz yahut eşlerinizle münasebette bulunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir yer/yüzey ile teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi onunla mesh edin. Şüphesiz Allah, affeden ve bağışlayandır.

2/219 - 5/6 - 5/90»5/91»5/92»5/93 - 16/67




44
Sapkınlığı satın alıp, sizin de doğru yoldan sapmanızı arzulayan şu kendilerine kitaptan pay verilenleri görmüyor musunuz?

2/16 - 2/174 - 2/175




45
Allah, sizin düşmanlarınızın kimler olduğunu çok iyi bilir. Gerek veli ve koruyucu olarak ve gerekse yardımcı olarak Allah yeter.

3/160 - 3/173 - 39/38




46
Yahudileşenlerden kimileri de dine hakaret maksadıyla kelimeleri asıl anlamlarından saptırarak ve dillerini eğip bükerek: “İşittik tutunduk/isyan ettik.”, “İşitmez olasıca dinle” ve “Raina”, “Bizi güt” diyenler eğer, “İşittik ve itaat ettik, bizi dinle bizimle ilgilen” deselerdi elbette bu kendileri için daha hayırlı ve daha dürüstçe olurdu. Fakat Allah, onları bu kâfirlikleri yüzünden lanetlemiştir. Artık onların, çok azı dışında mümin olmazlar .

2/93 - 2/75»2/76 - 12/103 - 13/1




47
Ey kendilerine kitap verilenler! Sizi hor, hakir ve gözünüz arkada kalmış bir şekilde bu topraklardan çıkarmadan veya Cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden, elinizdeki gerçekleri doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu vahye/Kuran’a iman edin! Allah’ın emri mutlaka gerçekleşir.

5/15 - 12/111 - 7/163




48
Allah, sadece kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun altındaki günahları hak eden kişi için isterse bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, büyük bir günahla ona iftira etmiş olur.

2/48 -2/123 - 2/254 - 4/116 - 6/94 - 32/4 - 39/43»39/44




49
Şu kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Oysa Allah, hak eden kişileri temize çıkarır ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmazlar.

2/111»2/112 - 53/32




50
Bak işte kendi yalanlarını nasıl Allah’a mal ediyorlar! Bu apaçık bir günah olarak onlara yeter.

6/17 - 10/17 - 11/18»11/19




51
Şu kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun? Uğur/uğursuzluğa ve şer odaklarına inanıyorlar. Bir de kâfirler için: “Onlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır.” diye iddia ediyorlar.

16/36 - 39/17




52
İşte onları Allah lanetlemiştir. Allah, kime lanet ederse, ona yardım edecek kimse bulamazsın.

2/88 - 2/159»2/161»2/162 - 3/87 - 5/78 - 7/38 - 13/25




53
Yoksa onların, hükümranlıkta/mülk ve yönetimde bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara kırıntı bile vermezlerdi.

17/100 - 36/47 - 51/19 - 89/17 - 90/14




54
Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan insanlara verdiği vahyi mi kıskanıyorlar? Şüphesiz ki biz, İbrahim’in ailesine kitabı ve hikmeti vermiş, ona ve onun soyuna büyük bir saltanat bahşetmiştik.

2/269 - 31/12 - 42/13




55
Onlardan bir kısmı buna iman etti, bir kısmı da bundan yüz çevirdi. O kâfirlerin hakkından, alev püskürten cehennem gelir.

3/113»3/114 - 28/53




56
Şüphesiz ki, ayetlerimizi tanımayanları yakında ateşe sokacağız. Derileri kavrulup döküldükçe, azabı tatmaları için derilerini yenisiyle değiştireceğiz. Allah, üstün kudret sahibi ve verdiği hükümde doğru karar verendir.

3/4 - 18/105 - 39/63




57
İman edip imana yaraşan güzel işler yapanları, tabanından ırmakların çağladığı, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Orada, tertemiz eşler vardır. Onları, orada büyük bir konfor içinde yaşatacağız.

4/173 - 18/30»18/31 - 29/7 - 36/55»36/58




58
Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman da adalet ve hakkaniyetle hüküm vermenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Doğrusu Allah, her şeyi işiten ve görendir.

4/135 - 5/8 - 38/26 - 3/21 - 6/152 - 16/90 - 70/33




59
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Allah’ın mesajını tebliğ eden elçisine itaat edin ve sizden olan yetki ve otorite sahiplerine de. Eğer, herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz ve gerçekten de Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, çözüm için Allah’a ve elçisine (Allah’ın elçisi ile tebliğ ettiği Kuran’a) başvurun. Böylesi hem çok hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

3/31»3/32 - 4/80 - 24/54 - 47/33 - 4/83 - 49/6 - 16/64




60
Hem sana indirilen Kuran’a ve hem de senden önce indirilen vahiylere, iman ettiklerini iddia edenleri görmedin mi? Bunlar (Tağut), Allah’a isyanı sistemleştirenin hakemliğine başvurmak istiyorlar. Oysa onu reddetmekle emrolunmuşlardı. Kaldı ki bu şeytan, onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.

24/47»24/52 - 63/1»63/4




61
Onlara: “Allah’ın indirdiği elçinin tebliğ ettiği Kuran’ın hükmüne gelin!” denildiğinde, o ikiyüzlü münafıkların senden olabildiğince uzaklaştıklarını görürsün.

24/47 - 5/43




62
Peki onlar, kendi elleriyle işlediklerine karşılık, bir musibete uğrayınca onların hali ne olacak? Sonra da sana gelip Allah’a yemin ederek “Biz iyilikten ve uzlaşı sağlamaktan başka bir şey istemiyorduk!” diyecekler.

28/47 - 2/11




63
Allah, onların kalplerindeki gerçek niyet ve maksadı çok iyi bilir. Öyleyse, onlara itibar etme ama yine de onlara öğüt ver ve onlara vicdanlarını sızlatacak açık ve etkileyici söz söyle.

2/33 - 64/4 - 57/6 - 67/13




64
Biz, her elçiyi ancak Allah’ın izni ile kendilerine itaat olunması için gönderdik. Eğer onlar, kendilerine yazık ettiklerinde sana gelerek Allah’tan bağışlama dileselerdi ve sen de onlar için af dileseydin, elbette Allah’ı tövbeleri çokça kabul eden ve merhametli olarak bulurlardı.

6/35 - 6/111 - 33/45»33/48 - 35/8




65
Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında anlaşmazlığa düştükleri konularda, çözüm hususunda senin hakemliğine başvurmadıkça ve senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça mümin olmazlar.

4/105 - 4/90




66
Eğer gerçekten biz, onlara “Kendinizi feda edin veya yurtlarınızı terk edin!" diye emretmiş olsaydık, onlardan çok azı hariç bunu yapmazlardı. Ama yine de onlar kendilerine verilen öğüdü yerine getirselerdi, bu onlar için daha hayırlı ve iman açısından daha sağlam olurdu.

2/286 - 47/20»47/21




67
Biz de o zaman, katımızdan büyük bir ödül verirdik.

3/145 - 16/97 - 77/44




68
Ve onları, elbette dosdoğru bir yola yöneltirdik.

1/5 - 4/174»4/175 - 5/16 - 24/54 - 34/6




69
Kim Allah’a ve Allah’ın mesajını tebliğ eden Elçisine itaat ederse işte bunlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği, nebiler, doğrular, şehitler/İslam’ı yaşamada model olanlar ve iyilerle beraberdirler. Ne de güzel arkadaştır bunlar!

29/9 - 54/54»54/55




70
Bu bahtiyarlık Allah’tandır. Bilen olarak Allah yeter.

41/30»41/32




71
Ey iman edenler! Savaşta tedbirinizi alın ya küçük birlikler halinde ya da topyekûn seferber olun.

2/246 - 3/200




72
Elbette içinizden, işi ağırdan alıp ayak sürüyenler olacaktır. Savaşta yenilmeniz durumunda, “Onlarla birlikte olmamakla Allah beni korumuş" der.

3/142 - 8/5




73
Eğer size Allah’tan bir zafer gelirse, o zaman da sanki onunla sizin aranızda hiçbir yakınlık yokmuş gibi şöyle der: “Keşke, onlarla birlikte olsaydım da bu büyük bir başarıya ereydim.”

8/41 - 48/11




74
Geçici dünya hayatına ahireti tercih edenler, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşırken öldürülür veya zafere ulaşırsa, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

3/169»3/170 - 36/26»36/27




75
Hem size ne oluyor ki “Rabbimiz, bizi idarecileri zalim olan bu ülkeden kurtar, bize katından bir koruyucu ve bize sahip çıkacak bir yardımcı yolla” diyen çaresiz adamlar, kadınlar ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?

2/246 - 9/38 - 42/42




76
İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler de şer odaklarının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın evliyaları/dostları ile savaşın. Zira şeytanın hile ve tuzağı zayıftır.

2/251 - 8/48 - 59/16




77
Kendilerine “Elinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin" denilenleri görmedin mi? Oysa onlara savaşmaları emredildiğinde, onlardan bir grup, Allah’tan korkarcasına hatta daha da büyük bir korkuyla düşmanlardan korkuyor ve “Rabbimiz niye bize savaşı emrettin, bu savaşma emrini biraz daha ertelesen olmaz mı?" dediler. De ki: “Dünyanın hazzı geçici ve çok azdır. Ahiret ise sorumlu davrananlar için daha hayırlıdır. Zira en ufak bir haksızlığa dahi uğratılmayacaksınız.”

3/172»3/173 - 4/95




78
Her nerede olsanız ölüm sizi yakalayacaktır, sapasağlam kalelerin burçlarında olsanız bile. İşleri iyi gittiğinde: “Bu, Allah’tandır.” derler. Başlarına bir sıkıntı gelse, “Bu, senin yüzünden” derler. De ki: “Başınıza gelen her şey Allah’ın bilgisi dâhilindedir. Şunlara ne oluyor ki neredeyse Allah’ın hadisini anlamak istemiyorlar.

3/156 - 36/13»36/27




79
Sana iyilik olarak ne gelirse Allah’tandır. Kötülük olarak gelen de kendi yaptığın yanlışlardandır. (1). Biz, seni insanlara elçi olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.(2).

142/30 - 28/47 - 23/160 - 39/38




80
Kim Allah’ın mesajını tebliğ eden elçisine itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. (1). Kim de yüz çevirirse, bilsin ki biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.(2).

113/31»13/32 - 4/59 24/54 - 47/33 - 26/104 - 42/48




81
Onlar “Baş üstüne!” derler ama yanından ayrılınca da onlardan bir bölümü, gece boyunca söylediklerinin tam tersini yaparlar. Allah, onların gece boyunca yaptıkları planları kaydediyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah’a dayan. Vekil olarak Allah yeter.

45/29 - 58/6 - 33/3




82
Onlar Kuran’ı hiç derinlemesine düşünmüyorlar mı?(1)? Eğer bu Kuran Allah’tan başka bir kaynaktan gelmiş olsaydı, içinde birçok çelişki ve tutarsızlık bulurlardı.(2).

125/32 - 38/29 - 47/24 - 210/37 - 18/1 - 29/48




83
Onlara zafer veya yenilgiyle ilgili bir haber geldiğinde onu araştırmadan hemen yayarlar. Oysa onu elçiye ve müminlerden olan yetki sahiplerine götürselerdi, onlardan işin aslını araştırıp gerçeği bulacak olanlar onu bilir. Eğer Allah’ın size lütfu (Resul) ve rahmeti (Vahiy) olmamış olsaydı, çok azınız hariç şeytana uymuştunuz.

4/59 - 57/9 - 49/6




84
Öyleyse, sen Allah yolunda savaş. Zira sen yalnızca kendinden sorumlusun. Ancak müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah, inanmayanların güç ve kuvvetlerini kırar. Allah, karşı konulmaz bir güce sahiptir ve cezalandırması da pek şiddetlidir.

10/41 - 24/54




85
Her kim hak davada, bir işe şefaat/destek çıkarsa onun getirisinden ona bir pay vardır. Kim de kötü bir işe şefaat/destek olursa ona da onun günahından bir pay vardır. Allah, herkese yaptığının karşılığını verendir.

5/2 - 4/114




86
Size bir iyilik temennisinde bulunulduğunda siz de ona daha güzeli ile ya da aynısı ile karşılık verin. Allah, her şeyin hesabını tutmaktadır.

24/27 - 24/61




87
Allah’tan başka ilah yoktur (1). O, sizi kıyamet gününde kesinlikle bir araya getirecektir. Bunda hiç şüphe yok, zira Allah’tan daha doğru hadisli kim var? (2)

12/163 - 3/2 - 4/122 - 9/111 - 13/31




88
Size ne oluyor ki, işledikleri yüzünden Allah onları ters yüz etmişken; ikiyüzlü münafıklar hakkında iki grup oluyorsunuz? Allah’ın, sapıklık mührü vurduğunu siz mi doğru yola getireceksiniz? Allah, kimin sapıklığını onayladıysa ona asla bir çıkış yolu bulamazsın.

2/8»2/20 - 63/1»63/11




89
Kendileri küfre saptıkları gibi, sizin de küfre sapmanızı istiyorlar ki böylece kendileri ile eşit seviyeye düşesiniz. Bu sebeple onlar iman edip Allah yolunda hicret etmedikçe, onları evliya/dost ve sırdaş edinmeyin. Eğer, size karşı düşmanlığa yönelirlerse onları tutun ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan veli/dost ve yardımcı edinmeyin.

60/2 - 5/51 - 3/28 - 4/144




90
Ancak, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluma sığınanlara, sizinle veya kendi toplumları ile savaşmak istemeyip içleri daralıp size gelenlere dokunmayın. Eğer Allah, dileseydi onları sizin üzerinize musallat ederdi. Onlar da sizinle savaşırlardı. Eğer size ilişmez, sizinle savaşmaz ve size barış teklif ederlerse; artık Allah, onların aleyhine size yetki vermemiştir.

47/4 - 48/25 - 60/8»60/9




91
Bir de hem sizden hem de kendi toplumlarından, kendilerini sağlama almak ve güvende olmayı arzu eden bir grup bulabilirsin ama size karşı bir savaşa çağrıldıklarında hemen koşarlar. Şayet sizi tacizden geri durmaz, barışa yanaşmaz ve saldırıdan ellerini çekmezlerse, onları takip edin ve yakaladığınız yerde tutup öldürün. İşte size, aleyhlerine açık bir yetki verdiklerimiz bunlardır.

9/1»9/8 - 60/8»60/9




92
Bir müminin, diğer bir mümini öldürmeye asla hakkı yoktur. Meğer ki yanlışlıkla ola; eğer bir kimse bir mümini yanlışlıkla öldürürse, onun cezası mümin bir köle azat etmek ve öldürülenin ailesine teslim edilen bir diyettir/kan parasıdır. Eğer diyet almaktan vazgeçerlerse öldüren ödemeden kurtulur. Eğer ölen, mümin olduğu halde size düşman bir toplumdan ise, bu takdirde ceza, bir mümin köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktan ibarettir. Eğer sizinle aranızda anlaşma bulunan bir toplumdan ise, öldürülenin ailesine teslim olunan bir diyet ve mümin bir köleyi özgürleştirmektir. Fakat kim buna imkân bulamazsa, Allah tarafından tövbesinin kabul edilmesi için iki ay peş peşe oruç tutmaktır. Zira Allah, her şeyi bilen ve doğru karar verendir.

2/178 - 17/33 - 25/68




93
Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

25/68»25/69»25/70




94
Ey iman edenler, Allah yolunda savaş için sefere çıktığınız zaman, karşınıza çıkan yabancı kimselerin durumunu iyi araştırın. Size selam veren/barış teklif eden kimseye, geçici dünya hayatının ganimetini arzulayarak “Sen mümin değilsin!” demeyin. Zira Allah katında pek çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyleydiniz de Allah, size iyilikte bulundu. Öyleyse iyice araştırıp anlayın. Şüphesiz ki Allah, onlara karşı davranışlarınızdan haberdardır.

8/1 - 49/6




95
Geçerli mazeretleri olmaksızın, savaşa katılmayıp evlerinde oturmayı tercih edenler; mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda savaşan müminlerle asla bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, mücadeleden kaçanlardan daha üstün bir mertebeye yükseltmiştir. Gerçi Allah, bütün müminlere cenneti vaat etmiştir. Fakat Allah savaşanlara, oturanlardan çok daha büyük bir mükâfat vermiştir.

4/75»4/77




96
Dahası Allah, onlara yüksek dereceler verecek günahlarını bağışlayacak ve katından bir rahmete mazhar kılacaktır. Zira Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

9/100 - 46/19




97
Kendilerine zulmedip yazık edenlere gelince, Melekler onların canlarını alırken: “İmanınız uğruna ne yaptınız?” Onlar da derler ki: “Biz yeryüzünde güçsüz bırakılmış kimseler idik.” Melekler: “Allah’ın yeryüzü geniş değil miydi? Siz de Allah yolunda hicret etseydiniz ya!” derler. Onların yeri cehennemdir. O, ne kötü bir dönüş yeridir.

6/93 - 8/50 - 16/28 - 23/99 - 47/27




98
Yalnız, ezilen ve güçsüz olduğu için hicret etmeye imkân bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar bu hükmün dışındadır.

4/75 - 48/17




99
İşte bunları, Allah’ın affetmesi umulan kişilerdir. Allah, affedendir, bağışlayandır.

15/49 - 39/53»39/60




100
Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde imanını yaşayacak birçok geniş yer ve imkân bulur. Kim, evinden Allah ve elçisinin yolunda hicret için ayrılır da hicret esnasında ölürse, onun mükâfatı Allah’a aittir. Allah, çok bağışlayıcı ve merhametlidir.

2/218 - 8/72 - 9/20 - 16/41




101
Savaş için yeryüzünde sefere çıktığınızda, kâfirlerin ani bir baskınla size zarar vermesinden korkarsanız, namazları kısaltarak kılmanızda size bir günah yoktur. Zira kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

2/238»2/239 - 4/102




102
Bu esnada sen de onların arasındayken onlara namaz kıldıracak olursan, bir grup silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza dursun. Diğer grup nöbet tutsun. Seninle namaz kılanlar, secde ettikten sonra geri çekilsinler ve namaz kılmamış diğer grup gelsin ve seninle namaz kılsınlar. Tabii ki onlar da tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler, silahlarınızı ve teçhizatınızı namaz dolayısıyla unutup bırakmanızı, gafil bulunmanızı ve size ansızın baskın yapmayı arzu ederler. Eğer yağmur dolayısıyla size bir zorluk olursa veya hasta olursanız, silahlarınızı yere bırakarak namaz kılmanızda bir sakınca yoktur. Yine de tedbirli olun. Allah, kâfirlere aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

3/131 - 18/100»18/106




103
Namazı tamamladıktan sonra; ayakta, otururken ve yanlarınız üzereyken her halde Allah’ı zikredin. Düşman tehlikesi ortadan kalkıp güvene kavuştuğunuzda, namazı tüm şartlarına uygun bir biçimde kılın. Çünkü namaz, müminlere vakitlerle sınırlı olarak yazılmış bir görevdir.

2/45»2/46 - 2/239 - 6/72 - 30/31




104
Düşman birliklerini, takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz sıkıntı çekiyorsanız, onlar da sizin sıkıntı çektiğiniz gibi sıkıntı çekiyorlar. Oysa siz, Allah’tan onların ummadıklarını umuyor ve bekliyorsunuz. Allah, her şeyi bilen ve verdiği hükümde doğru karar verendir.

2/190 - 3/168 - 3/173




105
Şüphesiz biz, bu kitabı/Kuran’ı sana insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hüküm veresin diye hak olarak indirdik, sakın hainlerin savunucusu olma!

4/109 - 5/48 - 16/64 - 28/86




106
Allah’tan bağışlama dile, şüphesiz Allah, eşsiz bir bağışlayıcı ve sonsuz rahmet sahibidir.

5/74 - 15/49 - 25/70»25/71 - 39/53




107
Sakın, kendilerine ihanet edenleri savunayım deme! Çünkü Allah, ihaneti meslek edinen günahkârı sevmez.

7/31 - 7/55 - 8/58 - 28/76 - 42/40




108
Onlar, işledikleri suçu insanlardan gizleyebilirler de Allah’tan gizleyemezler. Oysa Allah’ın razı olmadığı sözü, geceleyin planlarken Allah onlarla beraberdir. Zira Allah, onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

18/49 - 41/22»41/23 - 45/29 - 50/1»50/18




109
Diyelim ki, dünya hayatında siz onları savundunuz. Peki, kıyamet gününde Allah’a karşı onları kim savunur veya kim onlara vekil olur?

2/119 - 4/105 - 26/92»26/93 - 39/19




110
Kim, başkalarına zarar veren bir kötülük işler veya kendine yazık eder de sonra Allah’tan bağışlanma dilerse; Allah’ı çok bağışlayıcı ve çok merhametli olarak bulur.

4/85 - 35/18




111
Kim de kendini ilgilendiren bir günah işlerse, bunun vebali kendine yönelik olur. Allah, her şeyi bilen doğru karar verendir.

3/135 - 43/74»43/78




112
Kim de bir hata yapar veya günah işler de ardından onu suçsuz kimsenin üzerine atarsa; işte o zaman korkunç bir iftira etmiş ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

24/4 - 24/11




113
Eğer Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, o günahkârlardan bir grup seni saptırmaya çalışacaklardı. Gerçi onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiçbir zarar veremezler. Zira Allah, sana kitabı/Kuran’ı ve hikmeti indirmiş ve bununla sana bilmediklerini öğretmiştir. Bil ki Allah’ın sana karşı lütfu/ikramı çok büyüktür.

2/269 - 5/105 - 17/73»17/74




114
Onların, gizli toplantı ve konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Yalnız, muhtaçlara yardım etmeyi veya güzel bir iş yapmayı ya da insanlar arasını düzeltmeyi amaçlayanların ki hariçtir. Kim bu güzel işleri Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yaparsa, ona büyük bir mükâfat vereceğiz.

41/22»41/23 - 58/7




115
Fakat kim de kendisine hak ve hakikat apaçık belli olduktan sonra elçiye karşı gelir ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa; onu döndüğü sapıklıkta bırakır ve cehenneme atarız. Orası ne kötü bir yerdir!

47/25 - 47/32 - 58/5




116
Hiç şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz ama bunun altında olan günahları hak eden kimse için bağışlar. Çünkü kim Allah’a şirk koşarsa, o derin bir sapıklığa düşmüştür.

4/48 - 46/4»46/6




117
Onlar, Allah ile aralarına bir takım dişi varlıkları koyup onlara yalvarıyorlar. Oysa onlar, azgın şeytandan başkasına dua etmiyorlar.

6/63»6/64 - 7/55 - 10/106 - 28/87




118
O şeytan ki, Allah onu lanetledi. O da şöyle dedi: “Elbette kullarından bir kısmını yandaşım yapacağım.”

7/16»7/17 - 15/39 - 38/82




119
“Ve onları saptıracağım, onları hep kuruntuların peşinden koşturacağım. Zira onlara emredeceğim hayvanların kulaklarını yaracaklar, yine ben onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığı saf yapıyı değiştirecekler.” Kim Allah ile beraber şeytanı da veli edinirse, apaçık bir kayba ve ziyana uğramış olur.

36/60»36/64




120
Şeytan, onlara hep boş vaatler de bulunur ve onları boş kuruntularla oyalar. Zira şeytanın vaat ettiği şey onları sadece aldatmadır.

14/22 - 17/64 - 57/14




121
İşte, barınakları cehennem olanlar bunlardır ve ondan kurtulmak için hiçbir yol ve çıkış bulamayacaklar.

14/22 - 26/92»26/103




122
İman edip imanına yaraşır güzel işler yapanlara gelince, onları tabanından ırmakların çağladığı ve içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Bu Allah’ın, gerçekleşecek olan vaadidir. Zira Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?

4/87 - 11/23 - 14/23 - 29/58 - 47/15




123
Ey müminler ne sizin kuruntularınız ne de ehli kitabın kuruntuları (Cennet ve Cehenneme girme konusunda) belirleyici değildir. Çünkü kim bir kötülük işlerse, onun karşılığını mutlaka görür. O, kendisi için Allah’tan başka bir veli/koruyucu ve yardımcı bulamaz.

27/89»27/90 - 40/56




124
Kim de ister erkek ister kadın olsun, mümin olarak doğru ve güzel bir iş yaparsa; işte bunlar cennete girecekler ve en küçük bir haksızlığa uğramayacaklar.

2/112 - 16/97 - 39/35 - 40/40




125
Bütün varlığı ile Allah’a teslim olan ve sürekli iyilik yapan ve İbrahim’in şirksiz tertemiz tevhid inancına uyan, kimseden daha güzel din sahibi kim vardır. Allah, bu yüzden İbrahim’i Halil/dost edinmiştir.

2/131 - 39/11»39/15




126
Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Zira Allah, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.

4/131 - 34/3 - 57/4




127
Onlar, kadınlar hakkında senden açıklama istiyorlar. De ki, “Onlar hakkında açıklamayı size Allah yapmıştır, kaldı ki kendileriyle nikâhlama arzusuyla lehlerine bu kitapta yazılmış olan hakları vermediğiniz yetim kızlara, kimsesiz çocuklara ve bütün yetimlere hakka uygun davranmanızla ilgili ayetler zaten bu kitapta okunup durmaktadır. Onlara yapacağınız her türlü iyiliği, Allah zaten bilmektedir.”

2/221»2/242 - 65/1»65/12




128
Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya kendisinden uzaklaşmasından dolayı yuvasının yıkılmasından korkarsa, bir anlaşma ile aralarındaki problemi çözmelerinde ve aralarını düzeltmelerinde bir sakınca yoktur. Böyle bir anlaşma daha iyidir. Zira kıskançlık, insan fıtratında sürekli bulunur. Eğer iyilik eder ve sorumlu davranırsanız, şüphesiz Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.

4/35




129
Hanımlarınız arasında, sevgi ve ilgide eşit davranmaya ne kadar uğraşsanız da buna asla gücünüz yetmez. O halde büsbütün birine meyledip de diğerlerini boşlukta kalmış gibi bırakmayın. Eğer kendinizi düzeltir ve haksızlık yapmaktan korunursanız gerçekten Allah, çok bağışlayan ve merhamet edendir.

4/3 - 25/68»25/71




130
Eğer eşler birbirinden ayrılırlarsa Allah, her birini kendi kudreti ile birbirlerine muhtaç olmaktan kurtarır. Zira Allah, sınırsız lütuf/ikram sahibidir, hükmünde de doğru karar verendir.

11/6 - 65/3




131
Çünkü göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de Allah’a karşı sorumlu davranmanızı tavsiye ettik. Eğer nankörlük ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir. Övgüye tek layık olandır.

14/2 - 42/13




132
Evet, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Her şeye vekil olarak da Allah yeter.

6/66 - 6/102 - 6/107 - 11/12 - 33/3 - 39/62




133
Ey insanlar, eğer O dilerse sizi yok eder ve yerinize başkalarını getirir. Allah’ın, bunu yapmaya elbette gücü yeter.

5/54 - 6/133 - 35/16 - 47/38




134
Kim dünyanın nimet ve ödülünü isterse, bilsin ki dünyanın da ahiretin de mükâfatı Allah katındadır. Allah, her şeyi işiten ve görendir.

11/15 - 17/18»17/19 - 42/20




135
Ey iman edenler! Kendinizin, ana babanızın veya akrabanızın aleyhine dahi olsa, Allah için doğru şahitlik yaparak bütün gücünüzle hak ve adaleti ayakta tutmaya gayret edin! İster zengin olsun ister fakir olsun Allah’ın hakkı hepsinden önde gelir. Arzu ve heveslerinize uyarak adaletten sapmayın. Eğer dillerinizi eğip bükerek gerçeği çarpıtırsanız, bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

3/21 - 4/58 - 5/8 - 6/152 - 16/90 - 38/26 - 70/33




136
Ey iman edenler! Allah’a, O'nun elçisine ve o elçisine indirdiği kitaba/Kuran’a ve daha önce indirdiği vahiylere imanınızda sebat ediniz. Kim, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine ve ahiret gününe inanmazsa, muhakkak derin bir sapıklığa düşmüştür.

2/177 - 2/285




137
İman edip sonra vazgeçip kâfir olan, sonra tekrar inanan ve sonra yine kâfirliğe yönelip sonra da küfürde zirve yapanlar var ya; Allah, böylelerini ne bağışlayacak ne de yola getirecektir.

3/86»3/91 - 4/107




138
İşte böyle inanmadığı halde inanmış gibi görünen ikiyüzlü münafıklara, kendilerini bekleyen acıklı bir azap olduğunu haber ver.

4/145 - 45/6»45/9




139
Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost ve müttefik edinirler. Onların yanında şeref ve itibar mı arıyorlar? Şeref ve itibar bütünüyle Allah’a aittir.

5/51 - 5/57




140
Hâlbuki Allah, bu kitapta size şu hükmü yazıp bildirmiştir: “Allah’ın ayetlerine inanılmadığı ve hafife alındığını işittiğiniz zaman, onlarla beraber oturmayın. Onlar Allah’ın hadisi Kuran’a inanıp dönünceye kadar böyle yapın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz!” Şüphesiz ki Allah, inanmadığı halde inanmış gibi görünen bütün ikiyüzlü münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya toplayacaktır.

6/68 - 31/6»31/7




141
Onlar, sizin başınıza gelecekleri gözler dururlar. Allah, size bir zafer nasip ettiğinde: “Sizinle beraber değil miydik?” derler. Yok, eğer kâfirler bir başarı kazanırlarsa: “Biz, inananlara destek vermemekle size yardım etmedik mi? Böylece sizin mağlup olmanızı engellemedik mi?” derler. Allah, kıyamet günü aranızda hüküm verecektir. Allah, kâfirlere müminlerin aleyhine bir yol vermeyecektir.

59/11»59/12 - 42/10




142
Şüphesiz ki inanmadığı halde inanmış gibi görünen ikiyüzlü münafıklar, böyle yapmakla Allah’ı aldatmaya kalkışırlar. Aslında onlar Allah’ı değil kendilerini aldatıyorlar. Namaza kalktıkları zaman, istemeye istemeye kalkarlar ve namazı insanlara gösterişe dönüştürürler, Allah’ı çok az düşünür ve anarlar.

2/8»2/9 - 4/38 - 107/6




143
(İman ile küfür) arasında bocalayıp dururlar; onlar ne müminler tarafındadırlar ne de kâfirler tarafında. Allah, kimin sapıklığını onaylarsa artık onun için bir çıkış yolu bulamazsın.

4/150 - 58/14




144
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp, kâfirleri evliya/dost ve müttefik edinmeyin. Allah’a kendi aleyhinizde apaçık delil mi vermek istiyorsunuz?

3/28 - 4/89 - 60/2




145
Şüphesiz ki, inanmadığı halde inanmış gibi görünen ikiyüzlü münafıklar ateşin en dibini boylayacaklardır. Onlar için asla bir yardımcı bulamazsın.

57/13»57/14




146
Ancak, tövbe ile dönüş yapanlar, durumlarını düzeltip, Allah’a sımsıkı bağlananlar ve dinlerini Allah’a has kılarak yaşayanlar, işte onlar müminlerle beraberdir. Vakti geldiğinde Allah, müminlere büyük bir mükâfat verecektir.

9/104 - 20/82 - 25/70»25/71 - 39/53




147
Eğer siz, şükreder, inanır ve güvenirseniz; Allah sizi niye cezalandırsın ki? Allah, şükrün karşılığını veren ve şükredenleri bilendir.

6/46»6/47 - 14/7 - 46/35 - 34/17 - 64/17




148
Allah, kötü sözü, ondan zarar gören ve haksızlığa uğrayan hariç açıktan söylenmesini sevmez. Allah, her şeyi işiten ve bilendir.

42/41»42/43




149
Yaptığınız bir iyiliği açıklasanız veya gizleseniz yahut da bir kötülüğü affetseniz, onu da bilir. Şüphesiz Allah, çok affedicidir ve güçlüdür.

2/271 - 31/16




150
Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçilerine inanmak istemeyenler, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak amacıyla; “Elçilerin bazısına inanırız, bazısına da inanmayız” diyerek, küfür ile iman arasında bir yol tutmak isterler.

4/143 - 58/14




151
İşte, gerçekten kâfir olanlar bunlardır. Biz, bu kâfirler için rezil edici bir azap hazırladık.

3/131 - 18/100»18/106




152
Allah’a ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçilerine iman edip, elçilerinden hiçbirinin arasında ayırım yapmayanlara, zamanı geldiğinde onlara mükâfatlarını vereceğiz. Allah, eşsiz bir bağışlayan ve sınırsız merhamet edendir.

2/285 - 3/84




153
Kitap ehli, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Oysa Musa’dan bundan daha büyüğünü istemişler ve “Bize Allah’ı apaçık göster” demişlerdi. Bu zalimlikleri yüzünden onları yıldırım çarpmıştı. Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra buzağı heykeline tapmışlar. Ardından, onları yine de bağışladık ve Musa’ya apaçık bir delil ve güç verdik.

2/55»2/56 - 2/108 - 7/148 - 17/90»17/93




154
Biz vaktiyle verdikleri misakı/sözü yerine getirmeleri için dağı onların tepesine yükseltmiştik ve onlara: “Şehrin kapısından, secde ederek ve alçak gönüllü olarak girin” dedik. Onlara “Cumartesi günü yasağını çiğnemeyin” diyerek onlardan kesin bir misak/söz almıştık.

2/63 - 7/163




155
Verdikleri misakı/sözü bozmaları, Allah’ın ayetlerine inanmamaları, nebileri haksız yere öldürmeleri, “Kalplerimiz bilgiye kapalıdır” demeleri sebebi ile onları lanetlemiştik. Aslında onlar Allah’ın ayetlerine kalplerini kapatmışlardır; artık çok azı dışında onlar iman etmezler.

2/27 - 4/46 - 5/56




156
Bir de, küfürde ısrarları ve Meryem’e büyük bir iftira atmaları sebebiyle onları lanetlemiştik.

19/27




157
Ve de “Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih’i biz öldürdük” demeleri sebebiyle... Oysa onu ne öldürebildiler ne de çarmıha gerebildiler. Fakat onlar öyle sandılar. İsa hakkında ihtilaf edenler, bu konuda derin bir şüphe içindedirler. Onların bu konuda kesin bir bilgileri yoktur, sadece zanna uymaktadırlar. Kesinlikle onu öldüremediler.

3/55 - 5/116»5/117 - 19/33 - 10/36




158
Aksine Allah, onu (Eceli gelince vefat ettirdi) kendi katına yüceltti. Allah, güçlü ve yüce olan ve her hükmünde doğru karar verendir.

3/55 - 30/25




159
Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce bu gerçeği kabul etmiş olmasın. İsa da kıyamet günü onların aleyhine şahitlik edecektir.

5/116»5/117




160
Yahudileşenler, isyankâr davrandılar ve insanları Allah’ın yolundan saptırdılar, daha önce kendilerine helal kılınmış olan temiz yiyecekleri haram kıldılar.

3/93 - 5/117




161
Ve bir de kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen faiz/haksız kazanç elde etmeleri ve bu yolla insanların mallarını batıl yolla yemelerinden dolayı, işte biz bu kâfirler için acıklı bir azap hazırladık.

2/275»2/280 - 3/130 - 30/39




162
Fakat içlerinde gerçek bilgi ve iman sahibi olanlar, sana ve senden önceki indirilen vahiylere ayırım yapmadan inananlar, namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler, Allah’a ve ahiret gününe tam inanıp güvenenler var ya işte bunlara, çok büyük bir mükâfat vereceğiz.

2/4»2/5 - 3/113 - 5/48 - 12/111




163
Nuh’a ve ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.

2/253 - 36/32 - 42/13




164
O elçilerden bir kısmını, sana daha önce anlattık; bir kısmını da anlatmadık. Allah, Musa ile doğrudan doğruya konuşmuştu.

3/144 - 5/75 - 40/78 - 43/6




165
O elçileri, biz uyarıcılar ve müjdeciler olarak gönderdik ki, onların ardından insanların Allah’a karşı bir bahaneleri kalmasın diye. Allah, güçlü olan ve doğru karar verendir.

6/48 - 7/172»7/173




166
Fakat Allah, sana indirdiğine şahitlik eder ki bu Kuran’ı kendi ilmi ile indirmiştir. Melekler de buna şahitlik ederler. Zira şahit olarak Allah yeter.

4/82 - 13/43




167
Bu vahye inanmayanlar ve insanları Allah’ın yolundan saptıranlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.

9/34 - 47/1




168
İşte bu kâfirleri ve kendilerine yazık eden zalimleri, Allah bağışlamayacak ve onlara bir yol da göstermeyecektir.

18/103»18/106 - 45/34»45/35




169
Sadece içinde ebedi kalacakları cehennemin yolunu. Bu da Allah’a göre çok kolaydır.

33/65 - 72/23




170
Ey insanlar, elçi size Rabbinizden hak Kuran ile gelmiştir. Kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inanmaz inkâr ederseniz biliniz ki, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah, her şeyi bilendir ve hükmünde doğru olandır.

64/8»64/9




171
Ey kitap ehli, inancınızda aşırıya gitmeyin. Allah hakkında, sadece Hakkı/gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih sadece Allah’ın elçisi ve Meryem’e ulaştırdığı bir kelimesi ve kendinden bir mesajdır. Allah’a ve elçilerine iman edin, “İlah üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Allah, sadece tek bir ilahtır, çocuğu olmaktan yüce ve münezzehtir. Göklerdekiler ve yerdekiler O’nundur. Zira her şeye vekil olarak Allah yeter.

3/35»3/64




172
Ne Mesih İsa ne de Allah’a yakın olan melekler, Allah’a kulluktan asla kaçınmazlar. Kim Allah’a kulluk etmekten kaçınır ve O'na kulluğu kibrine yediremezse; bilsin ki Allah, bunların hepsini huzurunda toplayacaktır.

43/57»43/65




173
İnanan ve imanına yaraşır iyi işler yapanlara Allah, mükâfatlarını tastamam verecek hem de fazlasını ikram edecektir. Kulluğu kibrine yediremeyip büyüklük taslayanları da acı verici bir azaba çarptıracaktır. Onlar, kendileri için Allah’ın yakınından ne bir veli ne de yardımcı bulacaklar.

4/57 - 18/30»18/31 - 29/7




174
Ey insanlar, Rabbinizden size hakikatin belgesi olan aydınlatıcı Kuran’ı indirdik.

6/104 - 42/52 - 65/10»65/11




175
Allah’a inanıp güvenen ve Kuran’a sımsıkı sarılanlara gelince; Allah onları katından bir rahmete ve lütfa gark edecek ve onları dosdoğru yoluna yöneltecektir.

5/16 - 34/6 - 22/54 - 43/43




176
Senden fetva istiyorlar. De ki: “Kelâle (Birinci derecede mirasçısı olmayan kişi) konusundaki fetvayı size Allah veriyor. Bir kimse ölür, çocuğu olmaz, tek bir kız kardeşi bulunursa bıraktığı mirasın yarısı ona kalır. Kız kardeş ölür de çocuğu bulunmazsa, erkek kardeş onun bütün mirasını alır. Kız kardeşler iki tane ise, mirasın üçte ikisi onlarındır. Mirasçılar; erkek ve kız kardeşler ise erkek, iki kıza eşit pay alır.” Allah, yanılırsınız diye size açıklıyor. Allah, her şeyi bilir.

4/7»4/8 - 4/11»4/12»4/13»4/14

www.allahinhadisikuran.com - Kur'an - Allahın Hadisi